Quran with Turkish_Ibni_Kesir translation - Surah Al-A‘raf ayat 155 - الأعرَاف - Page - Juz 9
﴿وَٱخۡتَارَ مُوسَىٰ قَوۡمَهُۥ سَبۡعِينَ رَجُلٗا لِّمِيقَٰتِنَاۖ فَلَمَّآ أَخَذَتۡهُمُ ٱلرَّجۡفَةُ قَالَ رَبِّ لَوۡ شِئۡتَ أَهۡلَكۡتَهُم مِّن قَبۡلُ وَإِيَّٰيَۖ أَتُهۡلِكُنَا بِمَا فَعَلَ ٱلسُّفَهَآءُ مِنَّآۖ إِنۡ هِيَ إِلَّا فِتۡنَتُكَ تُضِلُّ بِهَا مَن تَشَآءُ وَتَهۡدِي مَن تَشَآءُۖ أَنتَ وَلِيُّنَا فَٱغۡفِرۡ لَنَا وَٱرۡحَمۡنَاۖ وَأَنتَ خَيۡرُ ٱلۡغَٰفِرِينَ ﴾
[الأعرَاف: 155]
﴿واختار موسى قومه سبعين رجلا لميقاتنا فلما أخذتهم الرجفة قال رب لو﴾ [الأعرَاف: 155]
Ibni Kesir Musa, ta´yin ettiğimiz vakit için kavminden yetmiş kişi seçti. Onları titreme tutunca dedi ki: Rabbım; dileseydin önce onalrı da helak ederdin, beni de. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin? Bu, Senin imtihanından başka birşey değildir. Onunla dilediğini dalalete düşürür, dilediğini de hidayete götürürsün. Sen, bizim dostumuzsun. O halde bizi bağışla, merhamet et bize. Sen bağışlayanların en hayırlısısın |
Gultekin Onan Musa, belirledigimiz bulusma zamanı icin kavminden yetmis adam secip ayırdı. Bunları da ´dayanılmaz bir sarsıntı´ tutuverince, dedi ki: "rabbim, eger dileseydin, onları ve beni daha onceden helak ederdin. (Simdi) Icimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi helak edecek misin? O da Senin denemenden baskası degildir. Onunla Sen diledigini saptırır, diledigini hidayete erdirirsin. Bizim velimiz Sensin. Oyleyse bizi bagısla, bizi esirge. Sen bagıslayanların en hayırlısısın |
Gultekin Onan Musa, belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden yetmiş adam seçip ayırdı. Bunları da ´dayanılmaz bir sarsıntı´ tutuverince, dedi ki: "rabbim, eğer dileseydin, onları ve beni daha önceden helak ederdin. (Şimdi) İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi helak edecek misin? O da Senin denemenden başkası değildir. Onunla Sen dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirirsin. Bizim velimiz Sensin. Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge. Sen bağışlayanların en hayırlısısın |
Hasan Basri Cantay Musa, ta´yin etdigimiz vakıtda (tevbe icin beraberinde goturmek uzere) kavminden yetmis adam ayırdı. Vaktaki onları mudhis bir sarsıntı tuttu, dedi ki: «Ya Rab, eger dileseydin onları da, beni de daha evvel helak ederdin, icimizden bir takım beyinsizlerin isledigi (gunah) yuzunden hepimizi helak mı edeceksin? Zaten o da Senin imtihaanından baska (bir sey) degildi. Sen onunla kimi dilersen sapıklıga goturur, yine onunla kimi dilersen (bunu da) dogru yola iletirsin. Sen bizim velimizsin. O halde bizi yarlıga, bizi esirge. Sen yarlıgayıcıların en hayırlısısın» |
Hasan Basri Cantay Musa, ta´yin etdiğimiz vakıtda (tevbe için beraberinde götürmek üzere) kavminden yetmiş adam ayırdı. Vaktaki onları müdhiş bir sarsıntı tuttu, dedi ki: «Yâ Rab, eğer dileseydin onları da, beni de daha evvel helak ederdin, içimizden bir takım beyinsizlerin işlediği (günâh) yüzünden hepimizi helak mı edeceksin? Zâten o da Senin imtihaanından başka (bir şey) değildi. Sen onunla kimi dilersen sapıklığa götürür, yine onunla kimi dilersen (bunu da) doğru yola iletirsin. Sen bizim velîmizsin. O halde bizi yarlığa, bizi esirge. Sen yarlığayıcıların en hayırlısısın» |
Iskender Ali Mihr Ve Musa (A.S), Bizim belirledigimiz bulusma zamanımız icin kavminden yetmis adam secti. Onları, siddetli bir sarsıntı yakalayınca soyle dedi: “Rabbim, sayet dileseydin daha once onları ve beni helak ederdin. Icimizden sefihlerin yaptıklarından dolayı, bizi helak mı edeceksin? O ancak Senin bir imtihanındır. Onunla diledigini dalalette bırakırsın ve diledigini hidayete erdirirsin. Sen, bizim dostumuzsun. Artık bizi magfiret et ve bize rahmet (merhamet) et. Sen, magfiret edenlerin en hayırlısısın.” |
Iskender Ali Mihr Ve Musa (A.S), Bizim belirlediğimiz buluşma zamanımız için kavminden yetmiş adam seçti. Onları, şiddetli bir sarsıntı yakalayınca şöyle dedi: “Rabbim, şâyet dileseydin daha önce onları ve beni helâk ederdin. İçimizden sefihlerin yaptıklarından dolayı, bizi helâk mı edeceksin? O ancak Senin bir imtihanındır. Onunla dilediğini dalâlette bırakırsın ve dilediğini hidayete erdirirsin. Sen, bizim dostumuzsun. Artık bizi mağfiret et ve bize rahmet (merhamet) et. Sen, mağfiret edenlerin en hayırlısısın.” |