Quran with Turkish_Alphabet translation - Surah Al-A‘raf ayat 163 - الأعرَاف - Page - Juz 9
﴿وَسۡـَٔلۡهُمۡ عَنِ ٱلۡقَرۡيَةِ ٱلَّتِي كَانَتۡ حَاضِرَةَ ٱلۡبَحۡرِ إِذۡ يَعۡدُونَ فِي ٱلسَّبۡتِ إِذۡ تَأۡتِيهِمۡ حِيتَانُهُمۡ يَوۡمَ سَبۡتِهِمۡ شُرَّعٗا وَيَوۡمَ لَا يَسۡبِتُونَ لَا تَأۡتِيهِمۡۚ كَذَٰلِكَ نَبۡلُوهُم بِمَا كَانُواْ يَفۡسُقُونَ ﴾
[الأعرَاف: 163]
﴿واسألهم عن القرية التي كانت حاضرة البحر إذ يعدون في السبت إذ﴾ [الأعرَاف: 163]
Latin Alphabet Ves´elhum anil karyetilletı kanet hadıratel bahr iz ya´dune fis sebti iz te´tıhim hıytanuhum yevme sevtihim surraav ve yevme la yesbitune la te´tıhim kezalike nebluhum bima kanu yefsukun |
Latin Alphabet Ves’elhum anil karyetilleti kanet hadıratel bahri iz ya’dune fis sebti iz te’tihim hitanuhum yevme sebtihim surre’an ve yevme la yesbitune la te’tihim, kezalike nebluhum bi ma kanu yefsukun(yefsukune) |
Latin Alphabet Ves’elhum anil karyetilletî kânet hâdıratel bahri iz ya’dûne fîs sebti iz te’tîhim hîtânuhum yevme sebtihim şurre’an ve yevme lâ yesbitune lâ te’tîhim, kezâlike neblûhum bi mâ kânû yefsukûn(yefsukûne) |
Muhammed Esed (Sozgelimi,) onlara denizin kıyısındaki o kasaba hakkında sor; ahalisi, (av icin gozledikleri) balıkların (nedense) hep vecibelerine uymaları gereken Sebt gunu suları yararak cıkageldiklerini gorunce, Sebt gunu dısında ortaya cıkmıyorlar bahanesiyle tutup, Sebt gununun orfunu nasıl cignerlerdi! Biz onları isledikleri kotulukler sebebiyle iste boyle deniyorduk |
Muhammed Esed (Sözgelimi,) onlara denizin kıyısındaki o kasaba hakkında sor; ahalisi, (av için gözledikleri) balıkların (nedense) hep vecibelerine uymaları gereken Sebt günü suları yararak çıkageldiklerini görünce, Sebt günü dışında ortaya çıkmıyorlar bahanesiyle tutup, Sebt gününün örfünü nasıl çiğnerlerdi! Biz onları işledikleri kötülükler sebebiyle işte böyle deniyorduk |
Muhammet Abay ves'elhum `ani-lkaryeti-lleti kanet hadirate-lbahr. iz ya`dune fi-ssebti iz te'tihim hitanuhum yevme sebtihim surra`av veyevme la yesbitune la te'tihim. kezalike nebluhum bima kanu yefsukun |
Muhammet Abay ves'elhüm `ani-lḳaryeti-lletî kânet ḥâḍirate-lbaḥr. iẕ ya`dûne fi-ssebti iẕ te'tîhim ḥîtânühüm yevme sebtihim şürra`av veyevme lâ yesbitûne lâ te'tîhim. keẕâlike neblûhüm bimâ kânû yefsüḳûn |
Muslim Shahin Onlara, deniz kenarında bulunan sehir (halkı)nin halini sor: Hani cumartesi gununun hurmetini ihlal edip haddi asmıslardı: Cumartesi yaptıkları (ve cumartesinin hurmetine riayet ettikleri) gun, balıklar onlara (her yonden) akın akın gelirler; cumartesi yapmadıkları gun ise, onlara hic balık gelmezdi. Iste boylece biz, yoldan cıkmalarından dolayı onları imtihan ediyorduk |
Muslim Shahin Onlara, deniz kenarında bulunan şehir (halkı)nin halini sor: Hani cumartesi gününün hürmetini ihlal edip haddi aşmışlardı: Cumartesi yaptıkları (ve cumartesinin hürmetine riayet ettikleri) gün, balıklar onlara (her yönden) akın akın gelirler; cumartesi yapmadıkları gün ise, onlara hiç balık gelmezdi. İşte böylece biz, yoldan çıkmalarından dolayı onları imtihan ediyorduk |
Saban Piris Onlara deniz kenarındaki cumartesi yasagını cigneyen kasabayı sor! Onlara avları cumartesi gunlerinde akın akın geliyor, yasakları olmayan gunlerde gelmiyorlardı. Iste onları fasıklık ettikleri icin boyle imtihan ediyorduk |
Saban Piris Onlara deniz kenarındaki cumartesi yasağını çiğneyen kasabayı sor! Onlara avları cumartesi günlerinde akın akın geliyor, yasakları olmayan günlerde gelmiyorlardı. İşte onları fasıklık ettikleri için böyle imtihan ediyorduk |