Quran with Turkish_Alphabet translation - Surah Al-A‘raf ayat 22 - الأعرَاف - Page - Juz 8
﴿فَدَلَّىٰهُمَا بِغُرُورٖۚ فَلَمَّا ذَاقَا ٱلشَّجَرَةَ بَدَتۡ لَهُمَا سَوۡءَٰتُهُمَا وَطَفِقَا يَخۡصِفَانِ عَلَيۡهِمَا مِن وَرَقِ ٱلۡجَنَّةِۖ وَنَادَىٰهُمَا رَبُّهُمَآ أَلَمۡ أَنۡهَكُمَا عَن تِلۡكُمَا ٱلشَّجَرَةِ وَأَقُل لَّكُمَآ إِنَّ ٱلشَّيۡطَٰنَ لَكُمَا عَدُوّٞ مُّبِينٞ ﴾
[الأعرَاف: 22]
﴿فدلاهما بغرور فلما ذاقا الشجرة بدت لهما سوآتهما وطفقا يخصفان عليهما من﴾ [الأعرَاف: 22]
Latin Alphabet Fe dellahuma bi gurur fe lemma zakas secerate bedet lehuma sev´atuhuma ve tafika yahsifani aleyhima miv verakıl cenneh ve nadahuma rabbuhuma e lem enhekuma an tilkuems secerati ve ekul lekuma innes seytane lekuma aduvvum mubın |
Latin Alphabet Fedellahuma bi gurur(gururin), fe lemma zakas secerete bedet lehuma sev´atuhuma ve tafika yahsıfani aleyhima min varakıl cenneh(cenneti), ve nadahuma rabbuhuma e lem enhekuma an tilkumes secereti ve ekul lekuma innes seytane lekuma aduvvun mubin(mubinun) |
Latin Alphabet Fedellâhumâ bi gurûr(gurûrin), fe lemmâ zâkâş şecerete bedet lehumâ sev´âtuhumâ ve tafikâ yahsıfâni aleyhimâ min varakıl cenneh(cenneti), ve nâdâhumâ rabbuhumâ e lem enhekumâ an tilkumeş şecereti ve ekul lekumâ inneş şeytâne lekumâ aduvvun mubîn(mubînun) |
Muhammed Esed Ve boylece onları yanıltıcı dusuncelerle yonlendirdi. Fakat o ikisi, sozu gecen agacın meyvesinden tadar tatmaz birden cıplaklıklarının farkına vardılar; ve bahceden topladıkları yapraklarla uzerlerini ortmeye koyuldular. Bunun uzerine Rableri onlara (soyle) seslendi: "Ben sizi o agactan menedip de, ´Seytan sizin gercekten apacık dusmanınızdır dememis miydim |
Muhammed Esed Ve böylece onları yanıltıcı düşüncelerle yönlendirdi. Fakat o ikisi, sözü geçen ağacın meyvesinden tadar tatmaz birden çıplaklıklarının farkına vardılar; ve bahçeden topladıkları yapraklarla üzerlerini örtmeye koyuldular. Bunun üzerine Rableri onlara (şöyle) seslendi: "Ben sizi o ağaçtan menedip de, ´Şeytan sizin gerçekten apaçık düşmanınızdır dememiş miydim |
Muhammet Abay fedellahuma bigurur. felemma zake-ssecerate bedet lehuma sev'atuhuma vetafika yahsifani `aleyhima miv veraki-lcenneh. venadahuma rabbuhuma elem enhekuma `an tilkume-ssecerati veekul lekuma inne-sseytane lekuma `aduvvum mubin |
Muhammet Abay fedellâhümâ bigurûr. felemmâ ẕâḳe-şşecerate bedet lehümâ sev'âtühümâ veṭafiḳâ yaḫṣifâni `aleyhimâ miv veraḳi-lcenneh. venâdâhümâ rabbühümâ elem enhekümâ `an tilküme-şşecerati veeḳul lekümâ inne-şşeyṭâne lekümâ `adüvvüm mübîn |
Muslim Shahin Boylece onları hile ile aldattı. Agacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine gorundu. Ve cennet yapraklarından uzerlerini ortmeye basladılar. Rableri onlara: Ben size o agacı yasaklamadım mı ve seytan size apacık bir dusmandır, demedim mi? diye nida etti |
Muslim Shahin Böylece onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar. Rableri onlara: Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi? diye nidâ etti |
Saban Piris Boylece onları hile ile aldattı. Agacın meyvesinden tattıklarında, avret yerleri kendilerine gorundu ve oraları cennet yapraklarıyla ortmeye basladılar. Rableri, O ikisine: -Size bu agacı yasaklamadım mı, seytan sizin apacık dusmanınızdır demedim mi? diye seslendi |
Saban Piris Böylece onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesinden tattıklarında, avret yerleri kendilerine göründü ve oraları cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rableri, O ikisine: -Size bu ağacı yasaklamadım mı, şeytan sizin apaçık düşmanınızdır demedim mi? diye seslendi |