Quran with Turkish_Diyanet translation - Surah Maryam ayat 40 - مَريَم - Page - Juz 16
﴿إِنَّا نَحۡنُ نَرِثُ ٱلۡأَرۡضَ وَمَنۡ عَلَيۡهَا وَإِلَيۡنَا يُرۡجَعُونَ ﴾
[مَريَم: 40]
﴿إنا نحن نرث الأرض ومن عليها وإلينا يرجعون﴾ [مَريَم: 40]
Diyanet Isleri Suphesiz Biz butun yeryuzune ve uzerinde bulunanlara varis olacagız. Onlar Bize doneceklerdir |
Diyanet Isleri Suphesiz biz butun yeryuzune ve uzerindekilere varis olacagiz. Ve onlar da mutlaka bize donduruleceklerdir. {*} Iste budur, ta besikten tekrar dirilmesine kadar oyle dogan ve o sozleri soyleyen bir kuldur. {*} Hakk (olan Allah)in bildirdigine gore Meryem'in oglu Isa {*} ki hakkinda tartisip duruyorlar. Goruluyor ki surenin basindan beri ve buradan da sonuna kadar ayetler, hep elif fasilasiyla biterken, surenin bu bolumunde yalniz yedi ayet "Nun ve Mim" fasilasiyla islenmis bir cerceve icine alinmistir. Bu da gosterir ki bu ayetler, bu surenin asil maksadini anlatan karar mahiyetindeki ayetlerdir ki, basta Allah'a cocuk isnadini {*} "Allah'in cocuk edinmesi hicbir zaman olur sey degildir. O'nu tenzih ederiz." ayetiyle reddedip Allah'i tenzih etmekte ve Isa'nin dilinden de {*} "Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. O'na kulluk ediniz. Iste bu dogru bir yoldur." demek suretiyle tevhide davet etmektedir. Bu ayet, ta yukaridaki {*} "Ben Allah'in kuluyum." (19/30) cumlesine atfedilmistir. Dolayisiyla {*} "Allah, benim Rabbimdir, dedi" demek olup Isa'nin konusmasinin bir devamidir (Al-i Imran Suresi'nde gecen benzeri ayetin tefsirine de bkz: 3/51). Eldeki Incillerde de kendisine yer verilen bu soz, onun peygamberliginde, davetinin ozunu teskil ettigi ve tevhid inancini net bir sekilde ifade ettigi icin, burada tekrar sozkonusu yapilmistir. {*} Sonra firkalar kendi aralarinda ihtilafa dustuler. Yahudiler bir turlu soyledi. Hiristiyanlarin kendi firkalari da degisik tartismalarin icine girdiler; bir kismi Allah'in oglu dediler, bir kismi da Allah'in kendisidir, yere indi sonra goge cikti dediler; diger bir kismi ise ucun biri dediler. Saglam bir grup da Allah'in kulu ve peygamberi oldugunu tasdik ettiler. {*} "Vay haline o kufreden kimselerin |
Diyanet Isleri Süphesiz biz bütün yeryüzüne ve üzerindekilere varis olacagiz. Ve onlar da mutlaka bize döndürüleceklerdir. {*} Iste budur, ta besikten tekrar dirilmesine kadar öyle dogan ve o sözleri söyleyen bir kuldur. {*} Hakk (olan Allah)in bildirdigine göre Meryem'in oglu Isa {*} ki hakkinda tartisip duruyorlar. Görülüyor ki sûrenin basindan beri ve buradan da sonuna kadar âyetler, hep elif fâsilasiyla biterken, sûrenin bu bölümünde yalniz yedi âyet "Nûn ve Mim" fâsilasiyla islenmis bir çerçeve içine alinmistir. Bu da gösterir ki bu âyetler, bu sûrenin asil maksadini anlatan karar mahiyetindeki âyetlerdir ki, basta Allah'a çocuk isnadini {*} "Allah'in çocuk edinmesi hiçbir zaman olur sey degildir. O'nu tenzih ederiz." âyetiyle reddedip Allah'i tenzih etmekte ve Isa'nin dilinden de {*} "Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. O'na kulluk ediniz. Iste bu dogru bir yoldur." demek suretiyle tevhide davet etmektedir. Bu âyet, ta yukaridaki {*} "Ben Allah'in kuluyum." (19/30) cümlesine atfedilmistir. Dolayisiyla {*} "Allah, benim Rabbimdir, dedi" demek olup Isa'nin konusmasinin bir devamidir (Âl-i Imran Sûresi'nde geçen benzeri âyetin tefsirine de bkz: 3/51). Eldeki Incillerde de kendisine yer verilen bu söz, onun peygamberliginde, davetinin özünü teskil ettigi ve tevhid inancini net bir sekilde ifade ettigi için, burada tekrar sözkonusu yapilmistir. {*} Sonra firkalar kendi aralarinda ihtilafa düstüler. Yahudiler bir türlü söyledi. Hiristiyanlarin kendi firkalari da degisik tartismalarin içine girdiler; bir kismi Allah'in oglu dediler, bir kismi da Allah'in kendisidir, yere indi sonra göge çikti dediler; diger bir kismi ise üçün biri dediler. Saglam bir grup da Allah'in kulu ve peygamberi oldugunu tasdik ettiler. {*} "Vay haline o küfreden kimselerin |
Diyanet Vakfi Yeryuzune ve onun uzerindekilere ancak biz varis oluruz (her sey gider, biz kalırız) ve onlar ancak bize dondurulurler |
Diyanet Vakfi Yeryüzüne ve onun üzerindekilere ancak biz varis oluruz (her şey gider, biz kalırız) ve onlar ancak bize döndürülürler |
Edip Yuksel Yer ve uzerindekiler bize kalacak; onlar bize dondurulecekler |
Edip Yuksel Yer ve üzerindekiler bize kalacak; onlar bize döndürülecekler |