Quran with Turkish_Ibni_Kesir translation - Surah Al-Ma’idah ayat 110 - المَائدة - Page - Juz 7
﴿إِذۡ قَالَ ٱللَّهُ يَٰعِيسَى ٱبۡنَ مَرۡيَمَ ٱذۡكُرۡ نِعۡمَتِي عَلَيۡكَ وَعَلَىٰ وَٰلِدَتِكَ إِذۡ أَيَّدتُّكَ بِرُوحِ ٱلۡقُدُسِ تُكَلِّمُ ٱلنَّاسَ فِي ٱلۡمَهۡدِ وَكَهۡلٗاۖ وَإِذۡ عَلَّمۡتُكَ ٱلۡكِتَٰبَ وَٱلۡحِكۡمَةَ وَٱلتَّوۡرَىٰةَ وَٱلۡإِنجِيلَۖ وَإِذۡ تَخۡلُقُ مِنَ ٱلطِّينِ كَهَيۡـَٔةِ ٱلطَّيۡرِ بِإِذۡنِي فَتَنفُخُ فِيهَا فَتَكُونُ طَيۡرَۢا بِإِذۡنِيۖ وَتُبۡرِئُ ٱلۡأَكۡمَهَ وَٱلۡأَبۡرَصَ بِإِذۡنِيۖ وَإِذۡ تُخۡرِجُ ٱلۡمَوۡتَىٰ بِإِذۡنِيۖ وَإِذۡ كَفَفۡتُ بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ عَنكَ إِذۡ جِئۡتَهُم بِٱلۡبَيِّنَٰتِ فَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ مِنۡهُمۡ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّا سِحۡرٞ مُّبِينٞ ﴾
[المَائدة: 110]
﴿إذ قال الله ياعيسى ابن مريم اذكر نعمتي عليك وعلى والدتك إذ﴾ [المَائدة: 110]
Ibni Kesir Hani Allah; Ey Meryem oğlu İsa; senin ve ananın üzerindeki nimetimi hatırla, demişti. Hani seni, Ruh´ül-Kudüs ile desteklemiştim. Beşikte iken de, yetişkin iken de insanlar la konuşuyordun. Hani sana; kitabı, hikmeti Tevrat´ı ve İncil´i öğretmiştim. Hani sen; Benim iznimle çamurdan kuş gibi bir şey yapıyordun da içine üflüyordun ve Benim iznimle kuş oluyordu. Hani sen; anadan doğma körü ve abraşı Benim iznimle iyi ediyordun. Hani; ölüleri Benim iznimle diriltiyordun. Ve hani, İsrailoğullarını senden çekmiştim, kendilerine apaçık ayetler getirdiğin zaman içlerinden küfredenler; bu apaçık bir büyüdür, demişti |
Gultekin Onan Tanrı soyle diyecek : "Ey Meryem oglu Isa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu´l-Kudus ile destekledim; besikte iken de, yetiskin iken de insanlarla konusuyordun. Sana kitabı, hikmeti, Tevrat´ı ve Incil´i ogrettim. Iznimle camurdan kus biciminde (bir seyi) olusturuyordun da iznimle ona ufurdugunde bir kus oluveriyordu. Dogustan kor olanı ve alacalıyı iznimle iyilestiriyordun. (Yine) Benim iznimle oluleri (hayata) cıkarıyordun. Israil ogullarına apacık belgelerle geldiginde onlardan kufredenler "Bu apacık bir buyuden baska bir sey degil" demislerdi (de) Israilogullarını senden geri puskurtmustum |
Gultekin Onan Tanrı şöyle diyecek : "Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu´l-Kudüs ile destekledim; beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı, hikmeti, Tevrat´ı ve İncil´i öğrettim. İznimle çamurdan kuş biçiminde (bir şeyi) oluşturuyordun da iznimle ona üfürdüğünde bir kuş oluveriyordu. Doğuştan kör olanı ve alacalıyı iznimle iyileştiriyordun. (Yine) Benim iznimle ölüleri (hayata) çıkarıyordun. İsrail oğullarına apaçık belgelerle geldiğinde onlardan küfredenler "Bu apaçık bir büyüden başka bir şey değil" demişlerdi (de) İsrailoğullarını senden geri püskürtmüştüm |
Hasan Basri Cantay Allah o zaman soyle diyecek: «Ey Meryem oglu Isa, hem senin uzerindeki, hem ananın uzerindeki (bunca) ni´metimi hatırla. Hani ben seni Cebrail ile desteklemisdim. Besikde iken de, yetisgin iken de sen insanlara soz soyluyordun. Hani sana kitabı (yazı yazmayı), hikmeti, Tevratı, Incili ogretmisdim. Hani benim iznimle camırdan bir kus suretinin benzerini tasarlıyordun, icine ufuruyordun da benim iznimle bir kus oluveriyordu. Hem anadan dogma koru, abrası da yine benim iznimle iyi ediyordun. Hani oluleri benim iznimle (hayaata) cıkarıyordun, hani Israil ogulları (nın elini) senden cekmisdim (de seni oldurememislerdi). Kendilerine apacık mu´cizeler getirdigin zaman da iclerinden o kufredenler: «Bu, asikar bir buyuden baskası degildir» demisdi |
Hasan Basri Cantay Allah o zaman şöyle diyecek: «Ey Meryem oğlu İsâ, hem senin üzerindeki, hem ananın üzerindeki (bunca) ni´metimi hatırla. Hani ben seni Cebrail ile desteklemişdim. Beşikde iken de, yetişgin iken de sen insanlara söz söylüyordun. Hani sana kitabı (yazı yazmayı), hikmeti, Tevrâtı, İncili öğretmişdim. Hani benim iznimle çamırdan bir kuş suretinin benzerini tasarlıyordun, içine üfürüyordun da benim iznimle bir kuş oluveriyordu. Hem anadan doğma körü, abraşı da yine benim iznimle iyi ediyordun. Hani ölüleri benim iznimle (hayaata) çıkarıyordun, hani İsrail oğulları (nın elini) senden çekmişdim (de seni öldürememişlerdi). Kendilerine apaçık mu´cizeler getirdiğin zaman da içlerinden o küfredenler: «Bu, aşikâr bir büyüden başkası değildir» demişdi |
Iskender Ali Mihr Allah (cc.) soyle buyurmustu; "Ey Meryem oglu Isa! Senin ve annenin uzerindeki nimetimi hatırla. Seni Ruhul Kudus ile desteklemistim de besikte iken de yetiskin iken de insanlarla konusuyordun. Sana Kitab´ı, Hikmet´i, Tevrat´ı ve Incil´i ogretmistim. Ben´im iznimle nemli topraktan kus seklinde heykel (suret) yapmıstın, sonra onun icine uflemistin, boylece Ben´im iznimle bir kus olmustu. Ve, dogustan kor olanı ve alaca tenliyi yine Ben´im iznimle iyilestiriyordun. Ben´im iznimle oluleri (diriltip, kabirden) cıkartıyordun. Ve onlara apacık belgeler getirdigin zaman Israilogullarının saldırısını senden savmıstım (seni kurtarmıstım). O zaman onlardan kafir olanlar (kufurde olanlar); "Bu ancak, sadece apacık bir sihirdir." demislerdi |
Iskender Ali Mihr Allâh (cc.) şöyle buyurmuştu; "Ey Meryem oğlu Îsa! Senin ve annenin üzerindeki nimetimi hatırla. Seni Ruhûl Kudüs ile desteklemiştim de beşikte iken de yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana Kitab´ı, Hikmet´i, Tevrat´ı ve İncil´i öğretmiştim. Ben´im iznimle nemli topraktan kuş şeklinde heykel (suret) yapmıştın, sonra onun içine üflemiştin, böylece Ben´im iznimle bir kuş olmuştu. Ve, doğuştan kör olanı ve alaca tenliyi yine Ben´im iznimle iyileştiriyordun. Ben´im iznimle ölüleri (diriltip, kabirden) çıkartıyordun. Ve onlara apaçık belgeler getirdiğin zaman İsrailoğullarının saldırısını senden savmıştım (seni kurtarmıştım). O zaman onlardan kâfir olanlar (küfürde olanlar); "Bu ancak, sadece apaçık bir sihirdir." demişlerdi |