Quran with Turkish_Tefhim translation - Surah Al-Ahzab ayat 49 - الأحزَاب - Page - Juz 22
﴿يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِذَا نَكَحۡتُمُ ٱلۡمُؤۡمِنَٰتِ ثُمَّ طَلَّقۡتُمُوهُنَّ مِن قَبۡلِ أَن تَمَسُّوهُنَّ فَمَا لَكُمۡ عَلَيۡهِنَّ مِنۡ عِدَّةٖ تَعۡتَدُّونَهَاۖ فَمَتِّعُوهُنَّ وَسَرِّحُوهُنَّ سَرَاحٗا جَمِيلٗا ﴾
[الأحزَاب: 49]
﴿ياأيها الذين آمنوا إذا نكحتم المؤمنات ثم طلقتموهن من قبل أن تمسوهن﴾ [الأحزَاب: 49]
Tefhim Ul Kuran Ey iman edenler, mu´min kadınları nikahlayıp sonra onlara dokunmadan bosarsanız, bu durumda sizin icin uzerlerine sayacagınız bir iddet yoktur. Artık (hemen) onları yararlandırın (onlara yetecek bir miktar verin) ve guzel bir salma tarzıyla onları salıverin |
Shaban Britch Ey iman edenler! Mu’min kadınları nikahlayıp, sonra da onlara dokunmadan/iliskiye girmeden bosadıgınız zaman, bu durumda sizin icin uzerlerine sayacagınız bir iddet yoktur. Onlara gecimliklerini verin ve onları guzel bir sekilde bırakın |
Shaban Britch Ey iman edenler! Mü’min kadınları nikahlayıp, sonra da onlara dokunmadan/ilişkiye girmeden boşadığınız zaman, bu durumda sizin için üzerlerine sayacağınız bir iddet yoktur. Onlara geçimliklerini verin ve onları güzel bir şekilde bırakın |
Suat Yildirim Ey muminler! Mumin kadınlarla nikah akdi yapıp da onlara dokunmadan kendilerini bosayacak olursanız, onların iddet beklemelerini isteme hakkınız yoktur. Bu durumda bagıslayacagınız hediyelerle onları memnun ederek guzel bir sekilde bosayın |
Suat Yildirim Ey müminler! Mümin kadınlarla nikâh akdi yapıp da onlara dokunmadan kendilerini boşayacak olursanız, onların iddet beklemelerini isteme hakkınız yoktur. Bu durumda bağışlayacağınız hediyelerle onları memnun ederek güzel bir şekilde boşayın |
Suleyman Ates Ey inananlar, inanan kadınları nikahlayıp da henuz onlara dokunmadan bosarsanız, onların uzerinde sayacagınız bir iddet hakkınız yoktur. Hemen mut'alarını verin (biraz gecimlik verip memnun edin) ve onları guzellike serbest bırakın |
Suleyman Ates Ey inananlar, inanan kadınları nikahlayıp da henüz onlara dokunmadan boşarsanız, onların üzerinde sayacağınız bir iddet hakkınız yoktur. Hemen müt'alarını verin (biraz geçimlik verip memnun edin) ve onları güzellike serbest bırakın |