Quran with Turkish_Alphabet translation - Surah At-Taubah ayat 118 - التوبَة - Page - Juz 11
﴿وَعَلَى ٱلثَّلَٰثَةِ ٱلَّذِينَ خُلِّفُواْ حَتَّىٰٓ إِذَا ضَاقَتۡ عَلَيۡهِمُ ٱلۡأَرۡضُ بِمَا رَحُبَتۡ وَضَاقَتۡ عَلَيۡهِمۡ أَنفُسُهُمۡ وَظَنُّوٓاْ أَن لَّا مَلۡجَأَ مِنَ ٱللَّهِ إِلَّآ إِلَيۡهِ ثُمَّ تَابَ عَلَيۡهِمۡ لِيَتُوبُوٓاْۚ إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلتَّوَّابُ ٱلرَّحِيمُ ﴾
[التوبَة: 118]
﴿وعلى الثلاثة الذين خلفوا حتى إذا ضاقت عليهم الأرض بما رحبت وضاقت﴾ [التوبَة: 118]
Latin Alphabet Ve ales selasetillezıne hulifu hatta iza dakat aleyhimul erdu bi ma rahubet ve dakat aleyhim enfusuhum ve zannu el la melcee minallahi illa ileyh summe tabe aleyhim li yetubu innellahe huvet tevvabur rahıym |
Latin Alphabet Ve ales selasetillezine hullifu, hatta iza dakat aleyhimul ardu bima rehubet ve dakat aleyhim enfusuhum ve zannu en la melcee minallahi illa ileyh(ileyhi), summe tabe aleyhim li yetubu, innallahe huvet tevvabur rahim(rahimu) |
Latin Alphabet Ve ales selâsetillezîne hullifû, hattâ izâ dâkat aleyhimul ardu bimâ rehubet ve dâkat aleyhim enfusuhum ve zannû en lâ melcee minallâhi illâ ileyh(ileyhi), summe tâbe aleyhim li yetûbû, innallâhe huvet tevvâbur rahîm(rahîmu) |
Muhammed Esed Ve (yine acıyıp esirgeyerek, inananların icinden) bozguncu telkinlere kapılan o uc (grup insana) da teveccuh etti; o kadar ki, butun genisligine ragmen yeryuzu onlara (cok) dar gelmeye basladı ve icleri daraldı da Allah´tan baska sıgınacak kimse olmadıgını anladılar; ve bunun uzerine O da yine merhametle onlara yoneldi, ki pismanlık duyup tevbe etsinler: cunku, (kendisine yurekten yonelen, sıgınan herkesi) acıması, esirgemesiyle kusatıp tevbeleri kabul eden yalnızca Allah´tır |
Muhammed Esed Ve (yine acıyıp esirgeyerek, inananların içinden) bozguncu telkinlere kapılan o üç (grup insana) da teveccüh etti; o kadar ki, bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara (çok) dar gelmeye başladı ve içleri daraldı da Allah´tan başka sığınacak kimse olmadığını anladılar; ve bunun üzerine O da yine merhametle onlara yöneldi, ki pişmanlık duyup tevbe etsinler: çünkü, (kendisine yürekten yönelen, sığınan herkesi) acıması, esirgemesiyle kuşatıp tevbeleri kabul eden yalnızca Allah´tır |
Muhammet Abay ve`ale-sselaseti-llezine hullifu. hatta iza dakat `aleyhimu-l'ardu bima rahubet vedakat `aleyhim enfusuhum vezannu el la melcee mine-llahi illa ileyh. summe tabe `aleyhim liyetubu. inne-llahe huve-ttevvabu-rrahim |
Muhammet Abay ve`ale-ŝŝelâŝeti-lleẕîne ḫullifû. ḥattâ iẕâ ḍâḳat `aleyhimü-l'arḍu bimâ raḥubet veḍâḳat `aleyhim enfüsühüm veżannû el lâ melcee mine-llâhi illâ ileyh. ŝümme tâbe `aleyhim liyetûbû. inne-llâhe hüve-ttevvâbü-rraḥîm |
Muslim Shahin Ve (seferden) geri bırakılan uc kisinin de (tevbelerini kabul etti). Yeryuzu, genisligine ragmen onlara dar gelmis, vicdanları kendilerini sıktıkca sıkmıstı. Nihayet Allah'tan (O'nun azabından) yine Allah’a sıgınmaktan baska care olmadıgını anlamıslardı. Sonra (eski hallerine) donmeleri icin Allah onların tevbesini kabul etti. Cunku Allah tevbeyi cok kabul eden, pek esirgeyendir |
Muslim Shahin Ve (seferden) geri bırakılan üç kişinin de (tevbelerini kabul etti). Yeryüzü, genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini sıktıkça sıkmıştı. Nihayet Allah'tan (O'nun azabından) yine Allah’a sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Sonra (eski hallerine) dönmeleri için Allah onların tevbesini kabul etti. Çünkü Allah tevbeyi çok kabul eden, pek esirgeyendir |
Saban Piris Ve (seferden) geri bırakılan uc kisinin de (tevbelerini kabul etti). Butun genisligine ragmen yeryuzu kendilerine dar gelip, canları cıkacak gibi oldu. Allah’tan baska bir sıgınak olmadıgını anladılar. Tevbe ettikleri icin Allah, onların tevbesini kabul etti Suphesiz tevbeleri kabul eden ve merhamet eden O’dur |
Saban Piris Ve (seferden) geri bırakılan üç kişinin de (tevbelerini kabul etti). Bütün genişliğine rağmen yeryüzü kendilerine dar gelip, canları çıkacak gibi oldu. Allah’tan başka bir sığınak olmadığını anladılar. Tevbe ettikleri için Allah, onların tevbesini kabul etti Şüphesiz tevbeleri kabul eden ve merhamet eden O’dur |