Quran with Turkish_Tefhim translation - Surah An-Nur ayat 36 - النور - Page - Juz 18
﴿فِي بُيُوتٍ أَذِنَ ٱللَّهُ أَن تُرۡفَعَ وَيُذۡكَرَ فِيهَا ٱسۡمُهُۥ يُسَبِّحُ لَهُۥ فِيهَا بِٱلۡغُدُوِّ وَٱلۡأٓصَالِ ﴾
[النور: 36]
﴿في بيوت أذن الله أن ترفع ويذكر فيها اسمه يسبح له فيها﴾ [النور: 36]
Tefhim Ul Kuran (Bu nur,) Allah´ın, onların yuceltilmesine ve isminin zikredilmesine izin verdigi evlerdedir; onların icinde sabah aksam O´nu tesbih ederler |
Shaban Britch (O parlak lamba) Allah’ın yukseltilmesine ve orada isminin anılmasını emrettigi evlerde/mescidlerdedir. Orada, sabah aksam O’nu tesbih ederler |
Shaban Britch (O parlak lamba) Allah’ın yükseltilmesine ve orada isminin anılmasını emrettiği evlerde/mescidlerdedir. Orada, sabah akşam O’nu tesbih ederler |
Suat Yildirim O nura, Allah'ın yukseltilmesine ve iclerinde kutlu isminin zikredilmesine izin verdigi evlerde (mescidlerde) kavusulur. Oralarda, sabah aksam O’nun sanını yucelterek tenzih eden oyle yigitler vardır ki, ne ticaretler, ne alım ve satımlar onları Allah’ı zikretmekten, namazı hakkıyla ifa etmekten, zekatı vermekten alıkoymaz. Onlar kalplerin ve gozlerin dehsetten halden hale donecegi, alt ust olacagı bir gunden endise ederler. [39,47; 73,40; 18,14,4] |
Suat Yildirim O nûra, Allah'ın yükseltilmesine ve içlerinde kutlu isminin zikredilmesine izin verdiği evlerde (mescidlerde) kavuşulur. Oralarda, sabah akşam O’nun şanını yücelterek tenzih eden öyle yiğitler vardır ki, ne ticaretler, ne alım ve satımlar onları Allah’ı zikretmekten, namazı hakkıyla ifa etmekten, zekâtı vermekten alıkoymaz. Onlar kalplerin ve gözlerin dehşetten halden hale döneceği, alt üst olacağı bir günden endişe ederler. [39,47; 73,40; 18,14,4] |
Suleyman Ates (Bu kandil) Allah'ın yukseltilmesine ve iclerinde adının anılmasına izin verdigi evlerdedir. Onların icinde sabah aksam O'nu tesbih eder(sanının yuceligini anar)lar |
Suleyman Ates (Bu kandil) Allah'ın yükseltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerdedir. Onların içinde sabah akşam O'nu tesbih eder(şanının yüceliğini anar)lar |