Quran with Turkish_Alphabet translation - Surah Fussilat ayat 25 - فُصِّلَت - Page - Juz 24
﴿۞ وَقَيَّضۡنَا لَهُمۡ قُرَنَآءَ فَزَيَّنُواْ لَهُم مَّا بَيۡنَ أَيۡدِيهِمۡ وَمَا خَلۡفَهُمۡ وَحَقَّ عَلَيۡهِمُ ٱلۡقَوۡلُ فِيٓ أُمَمٖ قَدۡ خَلَتۡ مِن قَبۡلِهِم مِّنَ ٱلۡجِنِّ وَٱلۡإِنسِۖ إِنَّهُمۡ كَانُواْ خَٰسِرِينَ ﴾
[فُصِّلَت: 25]
﴿وقيضنا لهم قرناء فزينوا لهم ما بين أيديهم وما خلفهم وحق عليهم﴾ [فُصِّلَت: 25]
Latin Alphabet Ve kayyadna lehum kuranae fezeyyenu lehum ma beyne eydıhim ve ma halfehum ve hakka aleyhimul kavlu fı umemin kad halet min kablihim minel cinni vel ins innehum kanu hasirın |
Latin Alphabet Ve kayyadna lehum kurenae fe zeyyenu lehum ma beyne eydihim ve ma halfehum ve hakka aleyhimul kavlu fi umemin kad halet min kablihim minel cinni vel ins(insi), innehum kanu hasirin(hasirine) |
Latin Alphabet Ve kayyadnâ lehum kurenâe fe zeyyenû lehum mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum ve hakka aleyhimul kavlu fî umemin kad halet min kablihim minel cinni vel ins(insi), innehum kânû hâsirîn(hâsirîne) |
Muhammed Esed ve (Bize karsı isyankar olduklarından,) onlara (seytani durtulerini) oteki kisilikleri (olarak) musallat ettik; ve bunlar, onlerine serilmis olan ile, bilgi alanlarının dısında kalanı kendilerine guzel gosterdi. Ve boylece, kendilerinden once gelip gecmis olan diger (gunahkar) insan ve gorunmeyen varlık toplulukları icin gecerli olan (ceza) vaadi onlar icin de gecerli olacak. Kuskusuz onlar(ın hepsi) husrana ugrayacaktır |
Muhammed Esed ve (Bize karşı isyankar olduklarından,) onlara (şeytani dürtülerini) öteki kişilikleri (olarak) musallat ettik; ve bunlar, önlerine serilmiş olan ile, bilgi alanlarının dışında kalanı kendilerine güzel gösterdi. Ve böylece, kendilerinden önce gelip geçmiş olan diğer (günahkar) insan ve görünmeyen varlık toplulukları için geçerli olan (ceza) vaadi onlar için de geçerli olacak. Kuşkusuz onlar(ın hepsi) hüsrana uğrayacaktır |
Muhammet Abay vekayyadna lehum kuranae fezeyyenu lehum ma beyne eydihim vema halfehum vehakka `aleyhimu-lkavlu fi umemin kad halet min kablihim mine-lcinni vel'ins. innehum kanu hasirin |
Muhammet Abay veḳayyaḍnâ lehüm ḳuranâe fezeyyenû lehüm mâ beyne eydîhim vemâ ḫalfehüm veḥaḳḳa `aleyhimü-lḳavlü fî ümemin ḳad ḫalet min ḳablihim mine-lcinni vel'ins. innehüm kânû ḫâsirîn |
Muslim Shahin Biz onlara birtakım arkadaslar musallat ettik de onlar onlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bunlara suslu gosterdiler. Kendilerinden once gelip gecmis olan cinler ve insanlar icin (uygulanan) azap onlara da gerekli olmustur. Kuskusuz onlar husrana dusenlerdi |
Muslim Shahin Biz onlara birtakım arkadaşlar musallat ettik de onlar önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bunlara süslü gösterdiler. Kendilerinden önce gelip geçmiş olan cinler ve insanlar için (uygulanan) azap onlara da gerekli olmuştur. Kuşkusuz onlar hüsrana düşenlerdi |
Saban Piris Onlara yakın arkadaslar musallat etmistik de onlara onlerindekini ve arkalarındakini suslu gostermislerdi. Kendilerinden once gecmis cin ve insan toplumlarına gerceklesen azap sozu, bunlar uzerine de gerceklesmisti de, onlar, husrana ugrayanlar olmuslardı |
Saban Piris Onlara yakın arkadaşlar musallat etmiştik de onlara önlerindekini ve arkalarındakini süslü göstermişlerdi. Kendilerinden önce geçmiş cin ve insan toplumlarına gerçekleşen azap sözü, bunlar üzerine de gerçekleşmişti de, onlar, hüsrana uğrayanlar olmuşlardı |