Quran with Turkish_Ibni_Kesir translation - Surah Hud ayat 54 - هُود - Page - Juz 12
﴿إِن نَّقُولُ إِلَّا ٱعۡتَرَىٰكَ بَعۡضُ ءَالِهَتِنَا بِسُوٓءٖۗ قَالَ إِنِّيٓ أُشۡهِدُ ٱللَّهَ وَٱشۡهَدُوٓاْ أَنِّي بَرِيٓءٞ مِّمَّا تُشۡرِكُونَ ﴾
[هُود: 54]
﴿إن نقول إلا اعتراك بعض آلهتنا بسوء قال إني أشهد الله واشهدوا﴾ [هُود: 54]
Ibni Kesir İlahlarımızdan biri seni fena çarpmış, demekten başka bir şey de söylemeyiz. Dedi ki: Doğrusu ben, Allah´ı şahid tutuyorum. Siz de şahid olun ki; sizin Allah´tan başka şirk koştuğunuz şeylerden, ben uzağım |
Gultekin Onan Biz: ´Bazı tanrılarımız seni cok kotu carpmıstır´ (demekten) baska bir sey soylemeyiz." Dedi ki: "Tanrı´yı sahid tutarım, siz de sahidler olun ki, gercekten ben sizin sirk kostuklarınızdan uzagım |
Gultekin Onan Biz: ´Bazı tanrılarımız seni çok kötü çarpmıştır´ (demekten) başka bir şey söylemeyiz." Dedi ki: "Tanrı´yı şahid tutarım, siz de şahidler olun ki, gerçekten ben sizin şirk koştuklarınızdan uzağım |
Hasan Basri Cantay Biz «Tanrılarımızdan kimi seni fena carpmıs» (demekden) baska (bir sey) soylemeyiz. (Hud) dedi: «Allahı hakıyki sahid gosteririm ve siz de sahid olun ki ben sizin Allahı bırakıb da Ona ortak tutmakda devam etdiginiz seylerden kat´iyyen uzagım. Artık bana topyekun istediginiz tuzagı kurun, sonra bana muhlet de vermeyin» |
Hasan Basri Cantay Biz «Tanrılarımızdan kimi seni fena çarpmış» (demekden) başka (bir şey) söylemeyiz. (Hûd) dedi: «Allâhı hakıykî şâhid gösteririm ve siz de şâhid olun ki ben sizin Allâhı bırakıb da Ona ortak tutmakda devam etdiğiniz şeylerden kat´iyyen uzağım. Artık bana topyekûn istediğiniz tuzağı kurun, sonra bana mühlet de vermeyin» |
Iskender Ali Mihr Biz ancak: “Bizim bazı ilahlarımız, fena halde seni carptı.” deriz. (Onlara soyle) dedi: “Ben Allah´ı sahit tutuyorum. Ve sizin sirk kostugunuz seylerden benim muhakkak ki (kesinlikle), uzak (beri) olduguma sahitlik edin!” |
Iskender Ali Mihr Biz ancak: “Bizim bazı ilâhlarımız, fena halde seni çarptı.” deriz. (Onlara şöyle) dedi: “Ben Allah´ı şahit tutuyorum. Ve sizin şirk koştuğunuz şeylerden benim muhakkak ki (kesinlikle), uzak (berî) olduğuma şahitlik edin!” |