Quran with Turkish_Ibni_Kesir translation - Surah Al-Kahf ayat 42 - الكَهف - Page - Juz 15
﴿وَأُحِيطَ بِثَمَرِهِۦ فَأَصۡبَحَ يُقَلِّبُ كَفَّيۡهِ عَلَىٰ مَآ أَنفَقَ فِيهَا وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَىٰ عُرُوشِهَا وَيَقُولُ يَٰلَيۡتَنِي لَمۡ أُشۡرِكۡ بِرَبِّيٓ أَحَدٗا ﴾
[الكَهف: 42]
﴿وأحيط بثمره فأصبح يقلب كفيه على ما أنفق فيها وهي خاوية على﴾ [الكَهف: 42]
Ibni Kesir Nitekim ürünleri yok edildi. Sarfettiği emeğe içi yanarak avuçlarını oğuşturuyordu. Çardakları hep yere düşmüştü. Ve diyordu ki: Ne olaydım, Rabbıma hiç kimseyi ortak koşmasaydım |
Gultekin Onan (Derken) Onun urunleri (afetlerle) kusatılıverdi. Artık o, ugrunda harcadıklarına karsı avuclarını (esefle) ogusturuyordu (yukallibu). O (bagın) cardakları yıkılmıs durumdaydı, kendisi de soyle diyordu: "Keske rabbime hic kimseyi ortak kosmasaydım |
Gultekin Onan (Derken) Onun ürünleri (afetlerle) kuşatılıverdi. Artık o, uğrunda harcadıklarına karşı avuçlarını (esefle) oğuşturuyordu (yukallibu). O (bağın) çardakları yıkılmış durumdaydı, kendisi de şöyle diyordu: "Keşke rabbime hiç kimseyi ortak koşmasaydım |
Hasan Basri Cantay (Nihayet) onun butun serveti istilaya ugratıldı, (bagı) ugrunda harcadıklarına karsı avuclarını ugusdurakaldı! (o bagın) cardakları yere cokmusdu. Diyordu ki: «Nolaydım, Rabbime hicbir (sey´i) ortak tutmayaydım» |
Hasan Basri Cantay (Nihayet) onun bütün serveti istilâya uğratıldı, (bağı) uğrunda harcadıklarına karşı avuçlarını uğuşdurakaldı! (o bağın) çardakları yere çökmüşdü. Diyordu ki: «Nolaydım, Rabbime hiçbir (şey´i) ortak tutmayaydım» |
Iskender Ali Mihr Onun (o kimsenin) urunleri ihata edildi (mahvedildi). Ve cardakları, (bahcenin) uzerine yıkılmıs haldeydi. Orada sarfettigi (emek ve para) icin ellerini (avuclarını) ovusturuyor ve “Keske ben, Rabbime (hic)bir seyle sirk kosmasaydım.” diyor(du) |
Iskender Ali Mihr Onun (o kimsenin) ürünleri ihata edildi (mahvedildi). Ve çardakları, (bahçenin) üzerine yıkılmış haldeydi. Orada sarfettiği (emek ve para) için ellerini (avuçlarını) ovuşturuyor ve “Keşke ben, Rabbime (hiç)bir şeyle şirk koşmasaydım.” diyor(du) |