Quran with Turkish_Ibni_Kesir translation - Surah Al-‘Ankabut ayat 38 - العَنكبُوت - Page - Juz 20
﴿وَعَادٗا وَثَمُودَاْ وَقَد تَّبَيَّنَ لَكُم مِّن مَّسَٰكِنِهِمۡۖ وَزَيَّنَ لَهُمُ ٱلشَّيۡطَٰنُ أَعۡمَٰلَهُمۡ فَصَدَّهُمۡ عَنِ ٱلسَّبِيلِ وَكَانُواْ مُسۡتَبۡصِرِينَ ﴾
[العَنكبُوت: 38]
﴿وعادا وثمود وقد تبين لكم من مساكنهم وزين لهم الشيطان أعمالهم فصدهم﴾ [العَنكبُوت: 38]
Ibni Kesir Ad ve Semud kavmini de. Bunu, oturdukları yerlerden anlamaktasınız. Şeytan kendilerine yaptıkları şeyleri güzel göstermişti de onları doğru yoldan alıkoymuştu. Halbuki kendileri bunu anlayacak durumda idiler |
Gultekin Onan Ad´ı ve Semud´u da (yıkıma ugrattık). Gercek su ki, kendi oturdukları yerlerden size (durumları) belli olmaktadır. Kendi yaptıklarını seytan susleyip cekici kıldı, boylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar gorebilen kimselerdi |
Gultekin Onan Ad´ı ve Semud´u da (yıkıma uğrattık). Gerçek şu ki, kendi oturdukları yerlerden size (durumları) belli olmaktadır. Kendi yaptıklarını şeytan süsleyip çekici kıldı, böylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar görebilen kimselerdi |
Hasan Basri Cantay Aad ile Semudu da (helak etdik. Onların basına neler geldigi) hakıykat sizin icin el´an (o haraab) evleri (ciheti) nden belli olmakdadır. Uyanık (insan) lar oldukları halde seytan onların amel (ve hareket) lerini susleyib kendilerini yoldan sapdırmısdır |
Hasan Basri Cantay Aad ile Semudu da (helak etdik. Onların başına neler geldiği) hakıykat sizin için el´an (o haraab) evleri (ciheti) nden belli olmakdadır. Uyanık (insan) lar oldukları halde şeytan onların amel (ve hareket) lerini süsleyib kendilerini yoldan sapdırmışdır |
Iskender Ali Mihr Ve Ad ve Semud kavmi, size beyan edildi (gosterildi). Onların meskenlerinden (bahsedilerek) ve seytan onlara amellerini susledi. Boylece onları (Allah´ın) yolundan alıkoydu. Ve onlar gorebilenlerdi (gorerek inkar edenlerdi) |
Iskender Ali Mihr Ve Ad ve Semud kavmi, size beyan edildi (gösterildi). Onların meskenlerinden (bahsedilerek) ve şeytan onlara amellerini süsledi. Böylece onları (Allah´ın) yolundan alıkoydu. Ve onlar görebilenlerdi (görerek inkâr edenlerdi) |