Quran with Turkish_Tefhim translation - Surah Hud ayat 110 - هُود - Page - Juz 12
﴿وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا مُوسَى ٱلۡكِتَٰبَ فَٱخۡتُلِفَ فِيهِۚ وَلَوۡلَا كَلِمَةٞ سَبَقَتۡ مِن رَّبِّكَ لَقُضِيَ بَيۡنَهُمۡۚ وَإِنَّهُمۡ لَفِي شَكّٖ مِّنۡهُ مُرِيبٖ ﴾
[هُود: 110]
﴿ولقد آتينا موسى الكتاب فاختلف فيه ولولا كلمة سبقت من ربك لقضي﴾ [هُود: 110]
Tefhim Ul Kuran Andolsun, Musa´ya kitabı verdik, onda anlasmazlıga dusuldu. Eger Rabbinden bir soz gecmis (verilmis) olmasaydı, mutlaka aralarında hukum verilmis olacaktı. Gercekten onlar, bundan (Kur´an´dan) yana kusku verici bir tereddut icindedirler |
Shaban Britch Musa’ya kitap vermistik. Onda ihtilaf ettiler. Daha once Rabbin tarafından verilmis bir soz olmasaydı, aralarında (azabın gelmesi icin) hukmedilmis olurdu. Onlar, hala ondan sek ve suphe icindedirler |
Shaban Britch Musa’ya kitap vermiştik. Onda ihtilaf ettiler. Daha önce Rabbin tarafından verilmiş bir söz olmasaydı, aralarında (azabın gelmesi için) hükmedilmiş olurdu. Onlar, hâlâ ondan şek ve şüphe içindedirler |
Suat Yildirim Musa'ya Tevrat’ı verdik. Kur’an hakkında senin halkının yaptıgı gibi onun hakkında da ihtilaf edip kimi iman, kimi inkar etti. Sayet Rabbinin, insanlara muhlet verme vaadi olmasaydı, elbette haklarında nihai hukum verilmis, is bitirilmis olurdu. Bu gercege ragmen, senin halkın hala, Kur’an’dan ve azaptan yana siddetli bir tereddut ve suphe icindedir. [10,] |
Suat Yildirim Mûsâ'ya Tevrat’ı verdik. Kur’ân hakkında senin halkının yaptığı gibi onun hakkında da ihtilâf edip kimi iman, kimi inkâr etti. Şayet Rabbinin, insanlara mühlet verme vaadi olmasaydı, elbette haklarında nihâi hüküm verilmiş, iş bitirilmiş olurdu. Bu gerçeğe rağmen, senin halkın hâlâ, Kur’ân’dan ve azaptan yana şiddetli bir tereddüt ve şüphe içindedir. [10,] |
Suleyman Ates Andolsun, Musa'ya Kitabı verdik, onda da ayrılıga dusuldu. Rabbin, (sure tanıyacagına) soz vermemis olsaydı, derhal aralarında hukum verilmis, (hak eden, cezasını bulmus) olurdu. Onlar, bu(Kur'a)n'dan kuskulu bir suphe icindedirler |
Suleyman Ates Andolsun, Musa'ya Kitabı verdik, onda da ayrılığa düşüldü. Rabbin, (süre tanıyacağına) söz vermemiş olsaydı, derhal aralarında hüküm verilmiş, (hak eden, cezasını bulmuş) olurdu. Onlar, bu(Kur'a)n'dan kuşkulu bir şüphe içindedirler |