Quran with Turkish_Ibni_Kesir translation - Surah Hud ayat 116 - هُود - Page - Juz 12
﴿فَلَوۡلَا كَانَ مِنَ ٱلۡقُرُونِ مِن قَبۡلِكُمۡ أُوْلُواْ بَقِيَّةٖ يَنۡهَوۡنَ عَنِ ٱلۡفَسَادِ فِي ٱلۡأَرۡضِ إِلَّا قَلِيلٗا مِّمَّنۡ أَنجَيۡنَا مِنۡهُمۡۗ وَٱتَّبَعَ ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ مَآ أُتۡرِفُواْ فِيهِ وَكَانُواْ مُجۡرِمِينَ ﴾
[هُود: 116]
﴿فلولا كان من القرون من قبلكم أولو بقية ينهون عن الفساد في﴾ [هُود: 116]
Ibni Kesir Sizden önceki nesillerin ileri gelenleri yeryüzünde bozgunculuğa engel olmalı değil miydiler? Onlardan kurtardıklarımız pek azdır. Zalim olanlar ise yalnız kendilerine verilen refahın ardına düştüler. Suçlu kimselerdi onlar |
Gultekin Onan Sizden onceki nesillerden onlardan kurtardıgımızdan pek azı dısında yeryuzunde bozgunculugu onleyecek fazilet sahibi kisiler bulunmalı degil miydi? Zulmedenler ise, icinde bulundukları refahın pesine dustuler. Onlar, suclu gunahkarlardı |
Gultekin Onan Sizden önceki nesillerden onlardan kurtardığımızdan pek azı dışında yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmalı değil miydi? Zulmedenler ise, içinde bulundukları refahın peşine düştüler. Onlar, suçlu günahkarlardı |
Hasan Basri Cantay Sizden onceki devirlerde (insanları) yer yuzunde fesad (cıkarmak) dan vaz gecirmiye calısacak (bu suretle onları helakden kurtaracak) fazilet saahibleri bulunmalı degil miydi? (O devirlerin insanları) icinden (vazifelerini yapdıkları icin) kurtardıgımız (kimseler) ancak (pek) azdır. Zaalim olanlar ise yalınız kendilerine verilen (dunyevi) refahın ardına dusduler, gunahkar insanlardı onlar |
Hasan Basri Cantay Sizden önceki devirlerde (insanları) yer yüzünde fesâd (çıkarmak) dan vaz geçirmiye çalışacak (bu suretle onları helâkden kurtaracak) fazilet saahibleri bulunmalı değil miydi? (O devirlerin insanları) içinden (vazifelerini yapdıkları için) kurtardığımız (kimseler) ancak (pek) azdır. Zaalim olanlar ise yalınız kendilerine verilen (dünyevî) refahın ardına düşdüler, günahkâr insanlardı onlar |
Iskender Ali Mihr Bu durumda, sizden onceki nesillerden bakiye sahiplerinden (asırlarca munkerden nehyedenler ve ma´rufla emredenler) onlardan kurtardıklarımızdan pek azı dısındakilerden de bir kısmı, yeryuzunde fesattan nehyetseler (men) olmaz mıydı? Zalim olanlar, onları sımartan seylere (mal, mulk) tabi oldular. Ve mucrimler (suclular) oldular |
Iskender Ali Mihr Bu durumda, sizden önceki nesillerden bakiye sahiplerinden (asırlarca münkerden nehyedenler ve ma´rufla emredenler) onlardan kurtardıklarımızdan pek azı dışındakilerden de bir kısmı, yeryüzünde fesattan nehyetseler (men) olmaz mıydı? Zalim olanlar, onları şımartan şeylere (mal, mülk) tâbî oldular. Ve mücrimler (suçlular) oldular |