×

Surah Al-Fath in Turkish_Ibni_Kesir

Quran Turkish_Ibni_Kesir ⮕ Surah Al Fath

Translation of the Meanings of Surah Al Fath in Turkish_Ibni_Kesir - التركية ابن كثير

The Quran in Turkish_Ibni_Kesir - Surah Al Fath translated into Turkish_Ibni_Kesir, Surah Al-Fath in Turkish_Ibni_Kesir. We provide accurate translation of Surah Al Fath in Turkish_Ibni_Kesir - التركية ابن كثير, Verses 29 - Surah Number 48 - Page 511.

بسم الله الرحمن الرحيم

إِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُّبِينًا (1)
Muhakkak ki Biz; sana, apacık bir feth ihsan ettik
لِّيَغْفِرَ لَكَ اللَّهُ مَا تَقَدَّمَ مِن ذَنبِكَ وَمَا تَأَخَّرَ وَيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَيَهْدِيَكَ صِرَاطًا مُّسْتَقِيمًا (2)
Ta ki Allah; senin gecmis ve gelecek gunahını bagıslasın. Sana olan nimetini tamamlasın ve seni dogru yola eristirsin
وَيَنصُرَكَ اللَّهُ نَصْرًا عَزِيزًا (3)
Ve Allah; sana cok serefli bir muzafferiyetle yardım etsin
هُوَ الَّذِي أَنزَلَ السَّكِينَةَ فِي قُلُوبِ الْمُؤْمِنِينَ لِيَزْدَادُوا إِيمَانًا مَّعَ إِيمَانِهِمْ ۗ وَلِلَّهِ جُنُودُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ وَكَانَ اللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمًا (4)
O´dur; mu´minlerin kalblerine sekineti indiren. Ta ki; imanlarını imanla arttırsınlar. Goklerin ve yerin orduları Allah´ındır. Allah; Alim ve Hakim olandır
لِّيُدْخِلَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَيُكَفِّرَ عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ ۚ وَكَانَ ذَٰلِكَ عِندَ اللَّهِ فَوْزًا عَظِيمًا (5)
Ta ki; mu´min erkeklerle mu´min kadınları, altlarından ırmaklar akan ve icinde ebedi kalacakları cennetlere koysun ve onların kotuluklerini ortsun. Iste Allah katında en buyuk kurtulus budur
وَيُعَذِّبَ الْمُنَافِقِينَ وَالْمُنَافِقَاتِ وَالْمُشْرِكِينَ وَالْمُشْرِكَاتِ الظَّانِّينَ بِاللَّهِ ظَنَّ السَّوْءِ ۚ عَلَيْهِمْ دَائِرَةُ السَّوْءِ ۖ وَغَضِبَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ وَلَعَنَهُمْ وَأَعَدَّ لَهُمْ جَهَنَّمَ ۖ وَسَاءَتْ مَصِيرًا (6)
Ve Allah hakkındaki kotu zan besleyen munafık erkeklerle munafık kadınlara, musrik erkeklerle musrik kadınlara azab etsin. Kotuluk onların baslarına donsun. Allah; onlara gazabetmis, la´netlemis ve cehennemi kendileri icin hazırlamıstır
وَلِلَّهِ جُنُودُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ وَكَانَ اللَّهُ عَزِيزًا حَكِيمًا (7)
Goklerin ve yerin orduları Allah´ındır. Allah; Aziz, Hakim olandır
إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ شَاهِدًا وَمُبَشِّرًا وَنَذِيرًا (8)
Muhakkak ki Biz; seni sahid, mujdeleyici ve uyarıcı olarak gonderdik
لِّتُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَتُعَزِّرُوهُ وَتُوَقِّرُوهُ وَتُسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَأَصِيلًا (9)
Ki; Allah´a ve peygamberine iman edesiniz, O´na yardım edesiniz ve saygı gosteresiniz. Sabah, aksam O´nu tesbih edesiniz
إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ ۚ فَمَن نَّكَثَ فَإِنَّمَا يَنكُثُ عَلَىٰ نَفْسِهِ ۖ وَمَنْ أَوْفَىٰ بِمَا عَاهَدَ عَلَيْهُ اللَّهَ فَسَيُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا (10)
Muhakkak ki sana bi´at edenler; ancak Allah´a bi´at etmektedirler. Allah´ ın eli onların elleri ustundedir. Onun icin kim, ahdini cozerse; ancak kendi aleyhine cozmus olur. Kim de Allah´a verdigi ahde vefa gosterirse; ona da Allah buyuk bir ecir verecektir
سَيَقُولُ لَكَ الْمُخَلَّفُونَ مِنَ الْأَعْرَابِ شَغَلَتْنَا أَمْوَالُنَا وَأَهْلُونَا فَاسْتَغْفِرْ لَنَا ۚ يَقُولُونَ بِأَلْسِنَتِهِم مَّا لَيْسَ فِي قُلُوبِهِمْ ۚ قُلْ فَمَن يَمْلِكُ لَكُم مِّنَ اللَّهِ شَيْئًا إِنْ أَرَادَ بِكُمْ ضَرًّا أَوْ أَرَادَ بِكُمْ نَفْعًا ۚ بَلْ كَانَ اللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا (11)
Bedevilerden geri bırakılanlar sana diyeceklerdir ki: Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah´tan bizim bagıslanmamızı dile. Kalblerinde olmayanı dilleriyle soyluyorlar. De ki: Allah, size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse; O´na karsı kim engel olabilir? Hayır, Allah yaptıklarınızdan haberdar olandır
بَلْ ظَنَنتُمْ أَن لَّن يَنقَلِبَ الرَّسُولُ وَالْمُؤْمِنُونَ إِلَىٰ أَهْلِيهِمْ أَبَدًا وَزُيِّنَ ذَٰلِكَ فِي قُلُوبِكُمْ وَظَنَنتُمْ ظَنَّ السَّوْءِ وَكُنتُمْ قَوْمًا بُورًا (12)
Hayır, siz; peygamberin ve mu´minlerin, ailelerine bir daha donemeyeceklerini sanmıstınız. Bu, sizin kalblerinize guzel gorundu de kotu zanda bulundunuz. Ve helake mahkum bir kavim oldunuz
وَمَن لَّمْ يُؤْمِن بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ فَإِنَّا أَعْتَدْنَا لِلْكَافِرِينَ سَعِيرًا (13)
Kim, Allah´a ve Rasulune iman etmezse; muhakkak ki Biz; kafirler icin cılgın bir ates hazırlamısızdır
وَلِلَّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ يَغْفِرُ لِمَن يَشَاءُ وَيُعَذِّبُ مَن يَشَاءُ ۚ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَّحِيمًا (14)
Goklerin ve yerin mulku Allah´ındır. Diledigini bagıslar, diledigini azablandırır. Ve Allah Gafur, Rahim olandır
سَيَقُولُ الْمُخَلَّفُونَ إِذَا انطَلَقْتُمْ إِلَىٰ مَغَانِمَ لِتَأْخُذُوهَا ذَرُونَا نَتَّبِعْكُمْ ۖ يُرِيدُونَ أَن يُبَدِّلُوا كَلَامَ اللَّهِ ۚ قُل لَّن تَتَّبِعُونَا كَذَٰلِكُمْ قَالَ اللَّهُ مِن قَبْلُ ۖ فَسَيَقُولُونَ بَلْ تَحْسُدُونَنَا ۚ بَلْ كَانُوا لَا يَفْقَهُونَ إِلَّا قَلِيلًا (15)
Siz, ganimetleri almak icin gittiginizde; geride bırakılanlar diyeceklerdir ki: Bırakın, biz de arkanıza duselim. Onlar, Allah´ın kelamını degistirmek isterler. De ki: Bize uymayacaksınız. Allah, daha once boyle buyurmustur. Size; hayır, bizi cekemiyorsunuz, diyeceklerdir. Hayır onlar, pek az anlayan kimselerdir
قُل لِّلْمُخَلَّفِينَ مِنَ الْأَعْرَابِ سَتُدْعَوْنَ إِلَىٰ قَوْمٍ أُولِي بَأْسٍ شَدِيدٍ تُقَاتِلُونَهُمْ أَوْ يُسْلِمُونَ ۖ فَإِن تُطِيعُوا يُؤْتِكُمُ اللَّهُ أَجْرًا حَسَنًا ۖ وَإِن تَتَوَلَّوْا كَمَا تَوَلَّيْتُم مِّن قَبْلُ يُعَذِّبْكُمْ عَذَابًا أَلِيمًا (16)
Bedevilerden geride bırakılanlara de ki: Siz, yakında zorlu savascı olan bir kavme cagrılacaksınız. Onlarla savasırsınız veya onlar musluman olurlar. Sayet itaat ederseniz; Allah size guzel bir ecir verir. Ama daha once dondugunuz gibi yine donecek olursanız; sizi, elim bir azabla azablandırır
لَّيْسَ عَلَى الْأَعْمَىٰ حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْأَعْرَجِ حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْمَرِيضِ حَرَجٌ ۗ وَمَن يُطِعِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ۖ وَمَن يَتَوَلَّ يُعَذِّبْهُ عَذَابًا أَلِيمًا (17)
Gozu kor olana vebal yok. Topala da vebal yok, hastaya da vebal yok. Kim, Allah´a ve peygamberine itaat ederse; onu altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de geri kalırsa; onu elim bir azab ile azablandırır
۞ لَّقَدْ رَضِيَ اللَّهُ عَنِ الْمُؤْمِنِينَ إِذْ يُبَايِعُونَكَ تَحْتَ الشَّجَرَةِ فَعَلِمَ مَا فِي قُلُوبِهِمْ فَأَنزَلَ السَّكِينَةَ عَلَيْهِمْ وَأَثَابَهُمْ فَتْحًا قَرِيبًا (18)
Andolsun ki; sana, o agacın altında bi´at ederlerken Allah mu´minlerden hosnud olmustur. Kalblerinde olanı bilmis de onlara sekineti indirmis ve onları pek yakın bir fethle mukafatlandırmıstır
وَمَغَانِمَ كَثِيرَةً يَأْخُذُونَهَا ۗ وَكَانَ اللَّهُ عَزِيزًا حَكِيمًا (19)
Ve alacakları bol ganimetlerle. Allah; Aziz, Hakim olandır
وَعَدَكُمُ اللَّهُ مَغَانِمَ كَثِيرَةً تَأْخُذُونَهَا فَعَجَّلَ لَكُمْ هَٰذِهِ وَكَفَّ أَيْدِيَ النَّاسِ عَنكُمْ وَلِتَكُونَ آيَةً لِّلْمُؤْمِنِينَ وَيَهْدِيَكُمْ صِرَاطًا مُّسْتَقِيمًا (20)
Allah; size, ele gecireceginiz bol ganimetler vaadetmistir. Bunu size hemen vermis ve insanların ellerini sizden cekmistir ki mu´minlere bir ayet olsun ve sizi dosdogru yola hidayet etsin
وَأُخْرَىٰ لَمْ تَقْدِرُوا عَلَيْهَا قَدْ أَحَاطَ اللَّهُ بِهَا ۚ وَكَانَ اللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرًا (21)
Bundan baska, sizin gucunuzun yetmedigi ama Allah´ın sizin icin sakladıgı ganimetler de vardır. Ve Allah; her seye kadir olandır
وَلَوْ قَاتَلَكُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوَلَّوُا الْأَدْبَارَ ثُمَّ لَا يَجِدُونَ وَلِيًّا وَلَا نَصِيرًا (22)
O kufredenler, sizinle savasa katılsalardı; mutlaka arkalarını donerlerdi. Sonra bir veli ve yardımcı da bulamazlardı
سُنَّةَ اللَّهِ الَّتِي قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلُ ۖ وَلَن تَجِدَ لِسُنَّةِ اللَّهِ تَبْدِيلًا (23)
Bu, onceden beri gecmis olan Allah´ın sunnetidir. Ve sen; Allah´ın sunnetinde asla bir degisiklik bulamazsın
وَهُوَ الَّذِي كَفَّ أَيْدِيَهُمْ عَنكُمْ وَأَيْدِيَكُمْ عَنْهُم بِبَطْنِ مَكَّةَ مِن بَعْدِ أَنْ أَظْفَرَكُمْ عَلَيْهِمْ ۚ وَكَانَ اللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرًا (24)
Mekke´nin gobeginde sizi onlara muzaffer kıldıktan sonra, onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan ceken O´dur. Allah; yaptıklarınızı gormekte olandır
هُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا وَصَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَالْهَدْيَ مَعْكُوفًا أَن يَبْلُغَ مَحِلَّهُ ۚ وَلَوْلَا رِجَالٌ مُّؤْمِنُونَ وَنِسَاءٌ مُّؤْمِنَاتٌ لَّمْ تَعْلَمُوهُمْ أَن تَطَئُوهُمْ فَتُصِيبَكُم مِّنْهُم مَّعَرَّةٌ بِغَيْرِ عِلْمٍ ۖ لِّيُدْخِلَ اللَّهُ فِي رَحْمَتِهِ مَن يَشَاءُ ۚ لَوْ تَزَيَّلُوا لَعَذَّبْنَا الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا (25)
Onlar; kufretmis olanlardır. Sizi Mescid-i Haram´ı ziyaretten ve bekletilmekte olan kurbanlıklarınızı da mahalline ulasmaktan men´edenlerdir. Eger orada henuz bilmediginiz mu´min erkekler, mu´min kadınları bilmeyerek ezmek suretiyle uzuntuye kapılmanız ihtimali olmasaydı; Allah, savası onlemezdi. Dilediklerine rahmet etmek icin Allah, boyle yapmıstır. Eger onlar birbirinden ayrılmıs olsalardı; o kufredenleri elim bir azabla azablandırırdık
إِذْ جَعَلَ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي قُلُوبِهِمُ الْحَمِيَّةَ حَمِيَّةَ الْجَاهِلِيَّةِ فَأَنزَلَ اللَّهُ سَكِينَتَهُ عَلَىٰ رَسُولِهِ وَعَلَى الْمُؤْمِنِينَ وَأَلْزَمَهُمْ كَلِمَةَ التَّقْوَىٰ وَكَانُوا أَحَقَّ بِهَا وَأَهْلَهَا ۚ وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا (26)
O kufredenler kalblerinde hamiyyeti, cahiliyyet hamiyyetini ateslendirdiklerinde Allah; sekinetini peygamberine ve mu´minlerin uzerine indirdi. Ve onları takva sozu uzerinde durdurdu. Onlar, buna daha layık ve ehil kimselerdi. Allah; her seyi bilmekte olandır
لَّقَدْ صَدَقَ اللَّهُ رَسُولَهُ الرُّؤْيَا بِالْحَقِّ ۖ لَتَدْخُلُنَّ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ إِن شَاءَ اللَّهُ آمِنِينَ مُحَلِّقِينَ رُءُوسَكُمْ وَمُقَصِّرِينَ لَا تَخَافُونَ ۖ فَعَلِمَ مَا لَمْ تَعْلَمُوا فَجَعَلَ مِن دُونِ ذَٰلِكَ فَتْحًا قَرِيبًا (27)
Andolsun ki; Allah, Rasulunun gordugu ru´yanın hak oldugunu tasdik etmistir. Allah, dilerse; siz guven icinde baslarınızı tıras etmis veya saclarınızı kısaltmıs olarak korkmadan Mescid-i Haram´a gireceksiniz. Allah, sizin bilmediginizi bilir. Bundan baska size yakın bir zamanda bir feth de verecektir
هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَىٰ وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ ۚ وَكَفَىٰ بِاللَّهِ شَهِيدًا (28)
O´dur Rasulunu hidayet ve hak din ile gonderen. Butun dinlerden ustun kılmak uzere. Sahid olarak Allah yeter
مُّحَمَّدٌ رَّسُولُ اللَّهِ ۚ وَالَّذِينَ مَعَهُ أَشِدَّاءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاءُ بَيْنَهُمْ ۖ تَرَاهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِّنَ اللَّهِ وَرِضْوَانًا ۖ سِيمَاهُمْ فِي وُجُوهِهِم مِّنْ أَثَرِ السُّجُودِ ۚ ذَٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرَاةِ ۚ وَمَثَلُهُمْ فِي الْإِنجِيلِ كَزَرْعٍ أَخْرَجَ شَطْأَهُ فَآزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوَىٰ عَلَىٰ سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ ۗ وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا (29)
Muhammed; Allah´ın Rasuludur. Beraberinde bulunanlar da; kafirlere karsı zorlu, kendi aralarında merhametlidirler. Onları ruku´ edenler, secde edenler olarak gorursun. Allah´tan lutuf ve rıza isterler. Onlar; yuzlerindeki izinden tanınırlar. Iste onların Tevrat´taki vasıfları budur. Incil´de de soyle vasıflandırılmıslardı: Onlat filizini yarıp cıkarmıs, gittikce onu kuvvetlendirerek kalınlasmıs, govdesi uzerine dikilmis bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hosuna gider. Allah; boylece onları cogaltıp kuvvetlendirmekle, kafirleri ofkelendirir. Allah; iman edip salih amel isleyenlere hem magfiret, hem de buyuk bir mukafat vaadetmistir
❮ Previous Next ❯

Surahs from Quran :

1- Fatiha2- Baqarah
3- Al Imran4- Nisa
5- Maidah6- Anam
7- Araf8- Anfal
9- Tawbah10- Yunus
11- Hud12- Yusuf
13- Raad14- Ibrahim
15- Hijr16- Nahl
17- Al Isra18- Kahf
19- Maryam20- TaHa
21- Anbiya22- Hajj
23- Muminun24- An Nur
25- Furqan26- Shuara
27- Naml28- Qasas
29- Ankabut30- Rum
31- Luqman32- Sajdah
33- Ahzab34- Saba
35- Fatir36- Yasin
37- Assaaffat38- Sad
39- Zumar40- Ghafir
41- Fussilat42- shura
43- Zukhruf44- Ad Dukhaan
45- Jathiyah46- Ahqaf
47- Muhammad48- Al Fath
49- Hujurat50- Qaf
51- zariyat52- Tur
53- Najm54- Al Qamar
55- Rahman56- Waqiah
57- Hadid58- Mujadilah
59- Al Hashr60- Mumtahina
61- Saff62- Jumuah
63- Munafiqun64- Taghabun
65- Talaq66- Tahrim
67- Mulk68- Qalam
69- Al-Haqqah70- Maarij
71- Nuh72- Jinn
73- Muzammil74- Muddathir
75- Qiyamah76- Insan
77- Mursalat78- An Naba
79- Naziat80- Abasa
81- Takwir82- Infitar
83- Mutaffifin84- Inshiqaq
85- Buruj86- Tariq
87- Al Ala88- Ghashiya
89- Fajr90- Al Balad
91- Shams92- Lail
93- Duha94- Sharh
95- Tin96- Al Alaq
97- Qadr98- Bayyinah
99- Zalzalah100- Adiyat
101- Qariah102- Takathur
103- Al Asr104- Humazah
105- Al Fil106- Quraysh
107- Maun108- Kawthar
109- Kafirun110- Nasr
111- Masad112- Ikhlas
113- Falaq114- An Nas