×

Surah Al-Maarij in Turkish_Ibni_Kesir

Quran Turkish_Ibni_Kesir ⮕ Surah Maarij

Translation of the Meanings of Surah Maarij in Turkish_Ibni_Kesir - التركية ابن كثير

The Quran in Turkish_Ibni_Kesir - Surah Maarij translated into Turkish_Ibni_Kesir, Surah Al-Maarij in Turkish_Ibni_Kesir. We provide accurate translation of Surah Maarij in Turkish_Ibni_Kesir - التركية ابن كثير, Verses 44 - Surah Number 70 - Page 568.

بسم الله الرحمن الرحيم

سَأَلَ سَائِلٌ بِعَذَابٍ وَاقِعٍ (1)
Isteyen birisi, inecek azabı istedi
لِّلْكَافِرِينَ لَيْسَ لَهُ دَافِعٌ (2)
O; kafirler icindir ve onu engelleyecek yoktur
مِّنَ اللَّهِ ذِي الْمَعَارِجِ (3)
Derecelere sahip, Allah katındandır
تَعْرُجُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ إِلَيْهِ فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ (4)
Melekler de, ruh da miktarı ellibin yıl olan bir gunde ona yukselip cıkarlar
فَاصْبِرْ صَبْرًا جَمِيلًا (5)
Oyleyse Sen, guzel guzel sabret
إِنَّهُمْ يَرَوْنَهُ بَعِيدًا (6)
Dogrusu onlar; bunu uzak goruyorlar
وَنَرَاهُ قَرِيبًا (7)
Biz ise; onu, yakın gormekteyiz
يَوْمَ تَكُونُ السَّمَاءُ كَالْمُهْلِ (8)
O gun gok, erimis maden gibi olur
وَتَكُونُ الْجِبَالُ كَالْعِهْنِ (9)
Daglar ise atılmıs pamuk gibi
وَلَا يَسْأَلُ حَمِيمٌ حَمِيمًا (10)
Hic bir yakın bir yakınını sormaz
يُبَصَّرُونَهُمْ ۚ يَوَدُّ الْمُجْرِمُ لَوْ يَفْتَدِي مِنْ عَذَابِ يَوْمِئِذٍ بِبَنِيهِ (11)
Yalnız birbirine gosterilirler. Suclu kisi; o gunun azabından kurtulmak icin ogullarını feda etmek ister
وَصَاحِبَتِهِ وَأَخِيهِ (12)
Esini ve kardesini
وَفَصِيلَتِهِ الَّتِي تُؤْوِيهِ (13)
Kendisini barındırmıs olan sulalesini
وَمَن فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا ثُمَّ يُنجِيهِ (14)
Ve yeryuzunde bulunan herkesi. Ki nihayet kendisini kurtarsın
كَلَّا ۖ إِنَّهَا لَظَىٰ (15)
Fakat ne mumkun, cunku o; halis alevdir
نَزَّاعَةً لِّلشَّوَىٰ (16)
Deriyi soyup kavurandır
تَدْعُو مَنْ أَدْبَرَ وَتَوَلَّىٰ (17)
Yuz cevirip arkasına doneni cagırır
وَجَمَعَ فَأَوْعَىٰ (18)
Malını toplayıp kap icinde saklayanı da
۞ إِنَّ الْإِنسَانَ خُلِقَ هَلُوعًا (19)
Gercekten insan; hırsına duskun yaratılmıstır
إِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ جَزُوعًا (20)
Basına bir fenalık gelince, feryadı basandır
وَإِذَا مَسَّهُ الْخَيْرُ مَنُوعًا (21)
Kendisine bir hayır dokununca da cok cimridir
إِلَّا الْمُصَلِّينَ (22)
Ancak namaz kılanlar mustesna
الَّذِينَ هُمْ عَلَىٰ صَلَاتِهِمْ دَائِمُونَ (23)
Onlar ki; namazlarında daimdirler
وَالَّذِينَ فِي أَمْوَالِهِمْ حَقٌّ مَّعْلُومٌ (24)
Ve onlar ki; mallarında belirli bir hak vardır
لِّلسَّائِلِ وَالْمَحْرُومِ (25)
Dilenen ve yoksula
وَالَّذِينَ يُصَدِّقُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ (26)
Onlar ki; din gununu dogrularlar
وَالَّذِينَ هُم مِّنْ عَذَابِ رَبِّهِم مُّشْفِقُونَ (27)
Ve onlar ki; Rabblarının azabından korkarlar
إِنَّ عَذَابَ رَبِّهِمْ غَيْرُ مَأْمُونٍ (28)
Dogrusu onlar, Rabblarının azabından guvende degildirler
وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ (29)
Ve onlar ki; mahrem yerlerini korurlar
إِلَّا عَلَىٰ أَزْوَاجِهِمْ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ (30)
Ancak esleri ve sag ellerinin malik oldukları mustesna. Dogrusu onlar, bunun icin kınanacak degildirler
فَمَنِ ابْتَغَىٰ وَرَاءَ ذَٰلِكَ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْعَادُونَ (31)
Kim de bundan otesini ararsa; iste onlar, haddi asanların kendileridir
وَالَّذِينَ هُمْ لِأَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ (32)
Ve onlar ki; emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler
وَالَّذِينَ هُم بِشَهَادَاتِهِمْ قَائِمُونَ (33)
Ve onlar ki; sahidliklerini geregi gibi yaparlar
وَالَّذِينَ هُمْ عَلَىٰ صَلَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ (34)
Ve onlar ki; namazlarını muhafaza ederler
أُولَٰئِكَ فِي جَنَّاتٍ مُّكْرَمُونَ (35)
Iste bunlar; cennetlerde ikram olunanlardır
فَمَالِ الَّذِينَ كَفَرُوا قِبَلَكَ مُهْطِعِينَ (36)
O kufredenlere ne oluyor ki; gozlerini sana dogru dikip bakmaktadırlar
عَنِ الْيَمِينِ وَعَنِ الشِّمَالِ عِزِينَ (37)
Sagdan ve soldan halka halka olarak
أَيَطْمَعُ كُلُّ امْرِئٍ مِّنْهُمْ أَن يُدْخَلَ جَنَّةَ نَعِيمٍ (38)
Onlardan herkes Naim cennetine konulacagını mı umuyor
كَلَّا ۖ إِنَّا خَلَقْنَاهُم مِّمَّا يَعْلَمُونَ (39)
Hayır. Dogrusu Biz; onları, bilip durdukları seyden yarattık
فَلَا أُقْسِمُ بِرَبِّ الْمَشَارِقِ وَالْمَغَارِبِ إِنَّا لَقَادِرُونَ (40)
Doguların ve Batıların Rabbına yemin ederim ki, suphesiz Biz; gucu yetenleriz
عَلَىٰ أَن نُّبَدِّلَ خَيْرًا مِّنْهُمْ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ (41)
Ki onların yerine kendilerinden daha iyilerini getirelim. Ve Biz, onune gecilecekler de degiliz
فَذَرْهُمْ يَخُوضُوا وَيَلْعَبُوا حَتَّىٰ يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي يُوعَدُونَ (42)
Bırak onları, kendilerine vaadolunan gune kavusuncaya kadar dalıp oynasınlar
يَوْمَ يَخْرُجُونَ مِنَ الْأَجْدَاثِ سِرَاعًا كَأَنَّهُمْ إِلَىٰ نُصُبٍ يُوفِضُونَ (43)
O gun; onlar, dikili taslara dogru kosuyorlarmıs gibi, kabirlerden cabuk cabuk cıkarlar
خَاشِعَةً أَبْصَارُهُمْ تَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌ ۚ ذَٰلِكَ الْيَوْمُ الَّذِي كَانُوا يُوعَدُونَ (44)
Gozleri donmus, yuzlerini zillet burumus olarak. Iste bu; onlara vaad olunan gundur
❮ Previous Next ❯

Surahs from Quran :

1- Fatiha2- Baqarah
3- Al Imran4- Nisa
5- Maidah6- Anam
7- Araf8- Anfal
9- Tawbah10- Yunus
11- Hud12- Yusuf
13- Raad14- Ibrahim
15- Hijr16- Nahl
17- Al Isra18- Kahf
19- Maryam20- TaHa
21- Anbiya22- Hajj
23- Muminun24- An Nur
25- Furqan26- Shuara
27- Naml28- Qasas
29- Ankabut30- Rum
31- Luqman32- Sajdah
33- Ahzab34- Saba
35- Fatir36- Yasin
37- Assaaffat38- Sad
39- Zumar40- Ghafir
41- Fussilat42- shura
43- Zukhruf44- Ad Dukhaan
45- Jathiyah46- Ahqaf
47- Muhammad48- Al Fath
49- Hujurat50- Qaf
51- zariyat52- Tur
53- Najm54- Al Qamar
55- Rahman56- Waqiah
57- Hadid58- Mujadilah
59- Al Hashr60- Mumtahina
61- Saff62- Jumuah
63- Munafiqun64- Taghabun
65- Talaq66- Tahrim
67- Mulk68- Qalam
69- Al-Haqqah70- Maarij
71- Nuh72- Jinn
73- Muzammil74- Muddathir
75- Qiyamah76- Insan
77- Mursalat78- An Naba
79- Naziat80- Abasa
81- Takwir82- Infitar
83- Mutaffifin84- Inshiqaq
85- Buruj86- Tariq
87- Al Ala88- Ghashiya
89- Fajr90- Al Balad
91- Shams92- Lail
93- Duha94- Sharh
95- Tin96- Al Alaq
97- Qadr98- Bayyinah
99- Zalzalah100- Adiyat
101- Qariah102- Takathur
103- Al Asr104- Humazah
105- Al Fil106- Quraysh
107- Maun108- Kawthar
109- Kafirun110- Nasr
111- Masad112- Ikhlas
113- Falaq114- An Nas