×

Surah Al-Qamar in Turkish_Ibni_Kesir

Quran Turkish_Ibni_Kesir ⮕ Surah Al Qamar

Translation of the Meanings of Surah Al Qamar in Turkish_Ibni_Kesir - التركية ابن كثير

The Quran in Turkish_Ibni_Kesir - Surah Al Qamar translated into Turkish_Ibni_Kesir, Surah Al-Qamar in Turkish_Ibni_Kesir. We provide accurate translation of Surah Al Qamar in Turkish_Ibni_Kesir - التركية ابن كثير, Verses 55 - Surah Number 54 - Page 528.

بسم الله الرحمن الرحيم

اقْتَرَبَتِ السَّاعَةُ وَانشَقَّ الْقَمَرُ (1)
Saat yaklastı ve ay yarıldı
وَإِن يَرَوْا آيَةً يُعْرِضُوا وَيَقُولُوا سِحْرٌ مُّسْتَمِرٌّ (2)
Onlar, bir ayet gorurlerse yuz cevirirler ve; suregelen bir buyudur, derler
وَكَذَّبُوا وَاتَّبَعُوا أَهْوَاءَهُمْ ۚ وَكُلُّ أَمْرٍ مُّسْتَقِرٌّ (3)
Ve yalanlayıp kendi heveslerine uyarlar. Ve her is kararlasmıstır
وَلَقَدْ جَاءَهُم مِّنَ الْأَنبَاءِ مَا فِيهِ مُزْدَجَرٌ (4)
Andolsun ki; onlara vazgecirecek nice onemli haberler gelmistir
حِكْمَةٌ بَالِغَةٌ ۖ فَمَا تُغْنِ النُّذُرُ (5)
Ki bunlar gayesine ermis bir hikmettir. Fakat uyarılar fayda vermiyor
فَتَوَلَّ عَنْهُمْ ۘ يَوْمَ يَدْعُ الدَّاعِ إِلَىٰ شَيْءٍ نُّكُرٍ (6)
Oyleyse yuz cevir onlardan. O cagıranın, gorulmemis ve tanınmamıs bir seye cagırdıgı gun
خُشَّعًا أَبْصَارُهُمْ يَخْرُجُونَ مِنَ الْأَجْدَاثِ كَأَنَّهُمْ جَرَادٌ مُّنتَشِرٌ (7)
Gozleri hor ve hakir olarak, yaygın cekirgeler gibi kabirlerinden cıkarlar
مُّهْطِعِينَ إِلَى الدَّاعِ ۖ يَقُولُ الْكَافِرُونَ هَٰذَا يَوْمٌ عَسِرٌ (8)
O cagırana kosarak kafirler: Bu, zorlu bir gundur, derler
۞ كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ فَكَذَّبُوا عَبْدَنَا وَقَالُوا مَجْنُونٌ وَازْدُجِرَ (9)
Onlardan once Nuh kavmi de yalanlamıs, kulumuzu tekzib ederek; delidir, demisler ve yolunu kesmislerdi
فَدَعَا رَبَّهُ أَنِّي مَغْلُوبٌ فَانتَصِرْ (10)
O da Rabbına yalvarmıs: Ben; yenildim, bana yardım et, demisti
فَفَتَحْنَا أَبْوَابَ السَّمَاءِ بِمَاءٍ مُّنْهَمِرٍ (11)
Bunun uzerine Biz de gok kapılarını bosanan sularla acmıstık
وَفَجَّرْنَا الْأَرْضَ عُيُونًا فَالْتَقَى الْمَاءُ عَلَىٰ أَمْرٍ قَدْ قُدِرَ (12)
Yeryuzunde kaynaklar fıskırttık da su, takdir edilen bir olcuye gore birlesiverdi
وَحَمَلْنَاهُ عَلَىٰ ذَاتِ أَلْوَاحٍ وَدُسُرٍ (13)
Onu tahtadan yapılmıs, mıhla cakılmısa bindirdik
تَجْرِي بِأَعْيُنِنَا جَزَاءً لِّمَن كَانَ كُفِرَ (14)
Kufredilmis olana mukafat olmak uzere Bizim gozetimimizle yuzuyordu
وَلَقَد تَّرَكْنَاهَا آيَةً فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ (15)
Andolsun ki Biz, onu bir ayet olarak bıraktık. Dusunup ibret alan var mı
فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ (16)
Benim azabım ve tehditlerim nasılmıs
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ (17)
Andolsun ki; Biz, Kur´an´ı dusunmek icin kolaylastırdık. Dusunup ogut alan var mı
كَذَّبَتْ عَادٌ فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ (18)
Ad kavmi de tekzib etti. Benim azabım ve tehdidim nasılmıs
إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ رِيحًا صَرْصَرًا فِي يَوْمِ نَحْسٍ مُّسْتَمِرٍّ (19)
Nitekim ugursuz gunde uzerlerine siddetli bir ruzgarı devamlı olarak gonderdik
تَنزِعُ النَّاسَ كَأَنَّهُمْ أَعْجَازُ نَخْلٍ مُّنقَعِرٍ (20)
Insanları, sokulmus hurma kutukleri gibi koparıp yere seriyordu
فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ (21)
Iste Benim azabım ve tehditlerim nasılmıs
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ (22)
Andolsun ki; Biz, Kur´an´ı, dusunmek icin kolaylastırdık. Dusunup ogut alan var mı
كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِالنُّذُرِ (23)
Semud kavmi de uyarıları yalanladı
فَقَالُوا أَبَشَرًا مِّنَّا وَاحِدًا نَّتَّبِعُهُ إِنَّا إِذًا لَّفِي ضَلَالٍ وَسُعُرٍ (24)
Dediler ki: Icimizden bir insana mı uyacagız? O zaman biz, sapıklık ve delilik etmis oluruz
أَأُلْقِيَ الذِّكْرُ عَلَيْهِ مِن بَيْنِنَا بَلْ هُوَ كَذَّابٌ أَشِرٌ (25)
Zikir, aramızdan ona mı verilmis? Hayır o, pek yalancı ve sımarıgın biridir
سَيَعْلَمُونَ غَدًا مَّنِ الْكَذَّابُ الْأَشِرُ (26)
Yarın kimin pek yalancı, sımarıgın biri oldugunu bileceklerdir
إِنَّا مُرْسِلُو النَّاقَةِ فِتْنَةً لَّهُمْ فَارْتَقِبْهُمْ وَاصْطَبِرْ (27)
Gercekten onları, imtihan etmek icin disi deveyi gonderen Biziz. Onları gozetle ve sabret
وَنَبِّئْهُمْ أَنَّ الْمَاءَ قِسْمَةٌ بَيْنَهُمْ ۖ كُلُّ شِرْبٍ مُّحْتَضَرٌ (28)
Onlara, suyun aralarında taksim olundugunu da haber ver. Her biri su nobetinde hazır bulunsun
فَنَادَوْا صَاحِبَهُمْ فَتَعَاطَىٰ فَعَقَرَ (29)
Arkadaslarını cagırdılar, o da sarılarak onu kesti
فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ (30)
Iste, Benim azabım ve tehditlerim nasılmıs
إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ صَيْحَةً وَاحِدَةً فَكَانُوا كَهَشِيمِ الْمُحْتَظِرِ (31)
Nitekim uzerlerine bir tek cıglık gonderdik de agılcıların kullandıgı kurumus ot gibi oldular
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ (32)
Andolsun ki; Biz, Kur´an´ı dusunmek icin kolaylastırdık. Dusunup ogut alan var mı
كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوطٍ بِالنُّذُرِ (33)
Lut kavmi de uyarıları yalanladı
إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ حَاصِبًا إِلَّا آلَ لُوطٍ ۖ نَّجَّيْنَاهُم بِسَحَرٍ (34)
Biz de uzerlerine tas yagdıran bir ruzgar yolladık. Ancak Lut´un ailesi mustesna. Onları seher vakti kurtardık
نِّعْمَةً مِّنْ عِندِنَا ۚ كَذَٰلِكَ نَجْزِي مَن شَكَرَ (35)
Katımızdan bir nimet olarak. Iste Biz; sukredeni boyle mukafatlandırırız
وَلَقَدْ أَنذَرَهُم بَطْشَتَنَا فَتَمَارَوْا بِالنُّذُرِ (36)
Andolsun ki; onlara, azab ile yakalayacagımızı da haber vermisti. Ama onlar bu uyarıları kusku ile karsılayarak yalanladılar
وَلَقَدْ رَاوَدُوهُ عَن ضَيْفِهِ فَطَمَسْنَا أَعْيُنَهُمْ فَذُوقُوا عَذَابِي وَنُذُرِ (37)
Andolsun ki; onlar, misafirlerine kotuluk yapmayı kasdetmislerdi. Biz de gozlerini kor ettik. Azabımı ve tehdidimi tadın
وَلَقَدْ صَبَّحَهُم بُكْرَةً عَذَابٌ مُّسْتَقِرٌّ (38)
Andolsun ki; bir sabah erken, onu alınmaz bir azab geldi baslarına
فَذُوقُوا عَذَابِي وَنُذُرِ (39)
Tadın, iste azabımı ve tehditlerimi
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ (40)
Andolsun ki; Biz, Kur´an´ı dusunmek icin kolaylastırdık. Dusunup ibret alan var mı
وَلَقَدْ جَاءَ آلَ فِرْعَوْنَ النُّذُرُ (41)
Andolsun ki; Firavun erkanına da uyarıcılar geldi
كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كُلِّهَا فَأَخَذْنَاهُمْ أَخْذَ عَزِيزٍ مُّقْتَدِرٍ (42)
Onlar, butun ayetlerimizi yalanladılar. Biz de kendilerini, cok kuvvetli ve kudretli bir yakalayısla yakaladık
أَكُفَّارُكُمْ خَيْرٌ مِّنْ أُولَٰئِكُمْ أَمْ لَكُم بَرَاءَةٌ فِي الزُّبُرِ (43)
Sizin kafirleriniz bunlardan daha mı iyidir? Yoksa kitablarda sizin icin bir beraat mi vardır
أَمْ يَقُولُونَ نَحْنُ جَمِيعٌ مُّنتَصِرٌ (44)
Yoksa onlar: Biz, intikam almaya muktedir bir topluluguz mu diyorlar
سَيُهْزَمُ الْجَمْعُ وَيُوَلُّونَ الدُّبُرَ (45)
Topluluk yakında dagıtılacak ve onlar arkalarını donup kacacaklar
بَلِ السَّاعَةُ مَوْعِدُهُمْ وَالسَّاعَةُ أَدْهَىٰ وَأَمَرُّ (46)
Daha dogrusu onlara vaadolunan asıl saattir. O saat ne belalı, ne acıdır
إِنَّ الْمُجْرِمِينَ فِي ضَلَالٍ وَسُعُرٍ (47)
Muhakkak ki suclular; sapıklık ve cılgın atesler icindedirler
يَوْمَ يُسْحَبُونَ فِي النَّارِ عَلَىٰ وُجُوهِهِمْ ذُوقُوا مَسَّ سَقَرَ (48)
O gun, yuzleri ustu atese surulduklerinde: Tadın cehennemin tadını, denir
إِنَّا كُلَّ شَيْءٍ خَلَقْنَاهُ بِقَدَرٍ (49)
Muhakkak ki Biz, her seyi bir olcuye gore yaratmısızdır
وَمَا أَمْرُنَا إِلَّا وَاحِدَةٌ كَلَمْحٍ بِالْبَصَرِ (50)
Ve Bizim emrimiz bir tektir; bir goz kırpması gibidir
وَلَقَدْ أَهْلَكْنَا أَشْيَاعَكُمْ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ (51)
Andolsun ki; Biz, sizin benzerlerinizi hep helak etmisizdir. Su halde bir dusunen var mı
وَكُلُّ شَيْءٍ فَعَلُوهُ فِي الزُّبُرِ (52)
Yaptıkları her sey kitablarda kayıtlıdır
وَكُلُّ صَغِيرٍ وَكَبِيرٍ مُّسْتَطَرٌ (53)
Kucuk, buyuk her sey satır satırdır
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَنَهَرٍ (54)
Muhakkak ki muttakiler, cennetlerde ve ırmaklardadırlar
فِي مَقْعَدِ صِدْقٍ عِندَ مَلِيكٍ مُّقْتَدِرٍ (55)
Dogruluk makamında, guclu bir hukumdarın katındadırlar
❮ Previous Next ❯

Surahs from Quran :

1- Fatiha2- Baqarah
3- Al Imran4- Nisa
5- Maidah6- Anam
7- Araf8- Anfal
9- Tawbah10- Yunus
11- Hud12- Yusuf
13- Raad14- Ibrahim
15- Hijr16- Nahl
17- Al Isra18- Kahf
19- Maryam20- TaHa
21- Anbiya22- Hajj
23- Muminun24- An Nur
25- Furqan26- Shuara
27- Naml28- Qasas
29- Ankabut30- Rum
31- Luqman32- Sajdah
33- Ahzab34- Saba
35- Fatir36- Yasin
37- Assaaffat38- Sad
39- Zumar40- Ghafir
41- Fussilat42- shura
43- Zukhruf44- Ad Dukhaan
45- Jathiyah46- Ahqaf
47- Muhammad48- Al Fath
49- Hujurat50- Qaf
51- zariyat52- Tur
53- Najm54- Al Qamar
55- Rahman56- Waqiah
57- Hadid58- Mujadilah
59- Al Hashr60- Mumtahina
61- Saff62- Jumuah
63- Munafiqun64- Taghabun
65- Talaq66- Tahrim
67- Mulk68- Qalam
69- Al-Haqqah70- Maarij
71- Nuh72- Jinn
73- Muzammil74- Muddathir
75- Qiyamah76- Insan
77- Mursalat78- An Naba
79- Naziat80- Abasa
81- Takwir82- Infitar
83- Mutaffifin84- Inshiqaq
85- Buruj86- Tariq
87- Al Ala88- Ghashiya
89- Fajr90- Al Balad
91- Shams92- Lail
93- Duha94- Sharh
95- Tin96- Al Alaq
97- Qadr98- Bayyinah
99- Zalzalah100- Adiyat
101- Qariah102- Takathur
103- Al Asr104- Humazah
105- Al Fil106- Quraysh
107- Maun108- Kawthar
109- Kafirun110- Nasr
111- Masad112- Ikhlas
113- Falaq114- An Nas