×

Surah Adh-Dhariyat in Turkish_Ibni_Kesir

Quran Turkish_Ibni_Kesir ⮕ Surah zariyat

Translation of the Meanings of Surah zariyat in Turkish_Ibni_Kesir - التركية ابن كثير

The Quran in Turkish_Ibni_Kesir - Surah zariyat translated into Turkish_Ibni_Kesir, Surah Adh-Dhariyat in Turkish_Ibni_Kesir. We provide accurate translation of Surah zariyat in Turkish_Ibni_Kesir - التركية ابن كثير, Verses 60 - Surah Number 51 - Page 520.

بسم الله الرحمن الرحيم

وَالذَّارِيَاتِ ذَرْوًا (1)
Esip savuranlara
فَالْحَامِلَاتِ وِقْرًا (2)
Yukunu yuklenenlere
فَالْجَارِيَاتِ يُسْرًا (3)
Kolayca suzulenlere
فَالْمُقَسِّمَاتِ أَمْرًا (4)
Isi ayıranlara andolsun ki
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَصَادِقٌ (5)
Muhakkak size vaadolunan elbette dogrudur
وَإِنَّ الدِّينَ لَوَاقِعٌ (6)
Muhakkak ceza elbet vuku bulacaktır
وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الْحُبُكِ (7)
Hareli yollara sahip olan goge andolsun ki
إِنَّكُمْ لَفِي قَوْلٍ مُّخْتَلِفٍ (8)
Muhakkak siz, ihtilaflı bir sozdesiniz
يُؤْفَكُ عَنْهُ مَنْ أُفِكَ (9)
Ondan dondurulen kimseler dondurulur
قُتِلَ الْخَرَّاصُونَ (10)
Kahrolsun o koyu yalancılar
الَّذِينَ هُمْ فِي غَمْرَةٍ سَاهُونَ (11)
Ki onlar; koyu bir cehalet icerisinde kalmıs gafillerdir
يَسْأَلُونَ أَيَّانَ يَوْمُ الدِّينِ (12)
Din gunu ne zaman? diye sorarlar
يَوْمَ هُمْ عَلَى النَّارِ يُفْتَنُونَ (13)
O, kendilerinin atese sokulacakları gundur
ذُوقُوا فِتْنَتَكُمْ هَٰذَا الَّذِي كُنتُم بِهِ تَسْتَعْجِلُونَ (14)
Tadın azabınızı, iste acele istediginiz bu idi
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ (15)
Muhakkak ki muttakiler; cennetlerde ve cesmelerdedirler
آخِذِينَ مَا آتَاهُمْ رَبُّهُمْ ۚ إِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذَٰلِكَ مُحْسِنِينَ (16)
Rabblarının kendilerine verdigini almıs olarak. Zira onlar bundan once de ihsan edenlerdendi
كَانُوا قَلِيلًا مِّنَ اللَّيْلِ مَا يَهْجَعُونَ (17)
Onlar gecenin az bir kısmında uyurlardı
وَبِالْأَسْحَارِ هُمْ يَسْتَغْفِرُونَ (18)
Seher vakitlerinde de istigfar ederlerdi
وَفِي أَمْوَالِهِمْ حَقٌّ لِّلسَّائِلِ وَالْمَحْرُومِ (19)
Onların mallarında yoksullar ve muhtaclar icin de bir hak vardır
وَفِي الْأَرْضِ آيَاتٌ لِّلْمُوقِنِينَ (20)
Kesin olarak inananlar icin yeryuzunde ayetler vardır
وَفِي أَنفُسِكُمْ ۚ أَفَلَا تُبْصِرُونَ (21)
Kendi nefislerinizde de. Hala gormez misiniz
وَفِي السَّمَاءِ رِزْقُكُمْ وَمَا تُوعَدُونَ (22)
Rızkınız da, size vaadolunan seyler de semadadır
فَوَرَبِّ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ إِنَّهُ لَحَقٌّ مِّثْلَ مَا أَنَّكُمْ تَنطِقُونَ (23)
Gogun ve yerin Rabbına andolsun ki; bu, sizin konusmanız gibi kesin ve gercektir
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ ضَيْفِ إِبْرَاهِيمَ الْمُكْرَمِينَ (24)
Sana, Ibrahim´in serefli misafirlerinin haberi geldi mi
إِذْ دَخَلُوا عَلَيْهِ فَقَالُوا سَلَامًا ۖ قَالَ سَلَامٌ قَوْمٌ مُّنكَرُونَ (25)
Hani onlar, yanına girip; selam sana, demislerdi de; selam, demisti. Tanınmamıs bir zumre
فَرَاغَ إِلَىٰ أَهْلِهِ فَجَاءَ بِعِجْلٍ سَمِينٍ (26)
Hemen ailesine giderek semiz bir buzagı ile gelmis
فَقَرَّبَهُ إِلَيْهِمْ قَالَ أَلَا تَأْكُلُونَ (27)
Onlara yaklastırıp; yemez misiniz? demisti
فَأَوْجَسَ مِنْهُمْ خِيفَةً ۖ قَالُوا لَا تَخَفْ ۖ وَبَشَّرُوهُ بِغُلَامٍ عَلِيمٍ (28)
Derken onlardan endiseye dusmustu. Korkma; demisler ve onu bilgin bir ogulla mujdelemislerdi
فَأَقْبَلَتِ امْرَأَتُهُ فِي صَرَّةٍ فَصَكَّتْ وَجْهَهَا وَقَالَتْ عَجُوزٌ عَقِيمٌ (29)
Bunun uzerine zevcesi hayretle seslenerek dondu, yuzunu kapayarak: Kısır bir kocakarı, dedi
قَالُوا كَذَٰلِكِ قَالَ رَبُّكِ ۖ إِنَّهُ هُوَ الْحَكِيمُ الْعَلِيمُ (30)
Onlar: Bu, boyledir, Rabbın buyurdu. Muhakkak ki O; Hakim, Alim olandır, dediler
۞ قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا الْمُرْسَلُونَ (31)
Ey elciler, isiniz nedir? dedi
قَالُوا إِنَّا أُرْسِلْنَا إِلَىٰ قَوْمٍ مُّجْرِمِينَ (32)
Dediler ki: Biz, suclu bir kavme gonderildik
لِنُرْسِلَ عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِّن طِينٍ (33)
Ki; uzerlerine camurdan taslar yagdıralım
مُّسَوَّمَةً عِندَ رَبِّكَ لِلْمُسْرِفِينَ (34)
Ki; asırı gidenler icin Rabbının katında nisanlanmıs
فَأَخْرَجْنَا مَن كَانَ فِيهَا مِنَ الْمُؤْمِنِينَ (35)
Bunun uzerine orada bulunan mu´minleri cıkardık
فَمَا وَجَدْنَا فِيهَا غَيْرَ بَيْتٍ مِّنَ الْمُسْلِمِينَ (36)
Zaten orada bir evden baska musluman bulamadık
وَتَرَكْنَا فِيهَا آيَةً لِّلَّذِينَ يَخَافُونَ الْعَذَابَ الْأَلِيمَ (37)
Elim azabdan korkanlar icin orada bir ayet bıraktık
وَفِي مُوسَىٰ إِذْ أَرْسَلْنَاهُ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ بِسُلْطَانٍ مُّبِينٍ (38)
Musa´da da. Hani onu, apacık bir delille Firavun´a gondermistik
فَتَوَلَّىٰ بِرُكْنِهِ وَقَالَ سَاحِرٌ أَوْ مَجْنُونٌ (39)
O, erkanı ile birlikte yuz cevirmis; ya bir buyucu, ya da bir delidir, demisti
فَأَخَذْنَاهُ وَجُنُودَهُ فَنَبَذْنَاهُمْ فِي الْيَمِّ وَهُوَ مُلِيمٌ (40)
Sonunda onu da, ordularını da yakalayıp denize attık. O, kınanacak isler yapıp durmaktaydı
وَفِي عَادٍ إِذْ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمُ الرِّيحَ الْعَقِيمَ (41)
Ad´da da. Hani onların uzerine kasıp kavuran ruzgarı gondermistik
مَا تَذَرُ مِن شَيْءٍ أَتَتْ عَلَيْهِ إِلَّا جَعَلَتْهُ كَالرَّمِيمِ (42)
Isabet ettigi seyi bırakmayıp toza ceviriyordu
وَفِي ثَمُودَ إِذْ قِيلَ لَهُمْ تَمَتَّعُوا حَتَّىٰ حِينٍ (43)
Semud´da da. Hani onlara: Bir sureye kadar yararlanın, demisti
فَعَتَوْا عَنْ أَمْرِ رَبِّهِمْ فَأَخَذَتْهُمُ الصَّاعِقَةُ وَهُمْ يَنظُرُونَ (44)
Onlar ise Rabblarının emrine baskaldırmıslardı, buyrugundan cıkmıslardı. Bunun uzerine kendilerini goz gore gore yıldırım carpmıstı
فَمَا اسْتَطَاعُوا مِن قِيَامٍ وَمَا كَانُوا مُنتَصِرِينَ (45)
Ayaga kalkacak gucleri kalmamıs, yardım da gormemislerdi
وَقَوْمَ نُوحٍ مِّن قَبْلُ ۖ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِقِينَ (46)
Daha once de Nuh kavmini. Zira onlar gercekten fasıklar guruhu idiler
وَالسَّمَاءَ بَنَيْنَاهَا بِأَيْدٍ وَإِنَّا لَمُوسِعُونَ (47)
Gogu gucumuzle Biz kurduk. Ve muhakkak ki Biz, genisleticiyiz
وَالْأَرْضَ فَرَشْنَاهَا فَنِعْمَ الْمَاهِدُونَ (48)
Yeryuzunu Biz, dosedik. Ne guzel doseyicileriz
وَمِن كُلِّ شَيْءٍ خَلَقْنَا زَوْجَيْنِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ (49)
Ve her seyden cift cift yarattık ki ibret alasınız
فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ ۖ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ (50)
Oyleyse Allah´a kosun. Dogrusu ben; size, O´ndan apacık bir uyarıcıyım
وَلَا تَجْعَلُوا مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ ۖ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ (51)
Allah ile birlikte baska bir tanrı edinmeyin. Dogrusu ben; size, O´ndan apacık bir uyarıcıyım
كَذَٰلِكَ مَا أَتَى الَّذِينَ مِن قَبْلِهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا قَالُوا سَاحِرٌ أَوْ مَجْنُونٌ (52)
Iste boyle. Onlardan oncekilere herhangi bir peygamber geldiginde sadece; buyucudur veya delidir, dediler
أَتَوَاصَوْا بِهِ ۚ بَلْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ (53)
Bunu birbirlerine tavsiye mi ettiler? Hayır, onlar; azgın birer topluluktu
فَتَوَلَّ عَنْهُمْ فَمَا أَنتَ بِمَلُومٍ (54)
Onlardan yuz cevir. Artık sen, kınanacak degilsin
وَذَكِّرْ فَإِنَّ الذِّكْرَىٰ تَنفَعُ الْمُؤْمِنِينَ (55)
Sen, ogut ver. Cunku ogut mu´minlere fayda verir
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ (56)
Ben, cinnleri ve insanları ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım
مَا أُرِيدُ مِنْهُم مِّن رِّزْقٍ وَمَا أُرِيدُ أَن يُطْعِمُونِ (57)
Ben, onlardan bir rızık istemiyorum. Beni doyurmalarını da istemiyorum
إِنَّ اللَّهَ هُوَ الرَّزَّاقُ ذُو الْقُوَّةِ الْمَتِينُ (58)
Suphesiz ki rızıklandıran, guc ve kuvvet sahibi olan Allah´tır
فَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا ذَنُوبًا مِّثْلَ ذَنُوبِ أَصْحَابِهِمْ فَلَا يَسْتَعْجِلُونِ (59)
Muhakkak ki zulmedenlerin, arkadaslarının suclarına benzer sucları vardır. Acele etmesinler
فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ كَفَرُوا مِن يَوْمِهِمُ الَّذِي يُوعَدُونَ (60)
Kendilerine vaadedilen gunlerinden dolayı vay kafirlere
❮ Previous Next ❯

Surahs from Quran :

1- Fatiha2- Baqarah
3- Al Imran4- Nisa
5- Maidah6- Anam
7- Araf8- Anfal
9- Tawbah10- Yunus
11- Hud12- Yusuf
13- Raad14- Ibrahim
15- Hijr16- Nahl
17- Al Isra18- Kahf
19- Maryam20- TaHa
21- Anbiya22- Hajj
23- Muminun24- An Nur
25- Furqan26- Shuara
27- Naml28- Qasas
29- Ankabut30- Rum
31- Luqman32- Sajdah
33- Ahzab34- Saba
35- Fatir36- Yasin
37- Assaaffat38- Sad
39- Zumar40- Ghafir
41- Fussilat42- shura
43- Zukhruf44- Ad Dukhaan
45- Jathiyah46- Ahqaf
47- Muhammad48- Al Fath
49- Hujurat50- Qaf
51- zariyat52- Tur
53- Najm54- Al Qamar
55- Rahman56- Waqiah
57- Hadid58- Mujadilah
59- Al Hashr60- Mumtahina
61- Saff62- Jumuah
63- Munafiqun64- Taghabun
65- Talaq66- Tahrim
67- Mulk68- Qalam
69- Al-Haqqah70- Maarij
71- Nuh72- Jinn
73- Muzammil74- Muddathir
75- Qiyamah76- Insan
77- Mursalat78- An Naba
79- Naziat80- Abasa
81- Takwir82- Infitar
83- Mutaffifin84- Inshiqaq
85- Buruj86- Tariq
87- Al Ala88- Ghashiya
89- Fajr90- Al Balad
91- Shams92- Lail
93- Duha94- Sharh
95- Tin96- Al Alaq
97- Qadr98- Bayyinah
99- Zalzalah100- Adiyat
101- Qariah102- Takathur
103- Al Asr104- Humazah
105- Al Fil106- Quraysh
107- Maun108- Kawthar
109- Kafirun110- Nasr
111- Masad112- Ikhlas
113- Falaq114- An Nas