×

سورة الدخان باللغة التركية الحديثة

ترجمات القرآنباللغة التركية الحديثة ⬅ سورة الدخان

ترجمة معاني سورة الدخان باللغة التركية الحديثة - Turkish_Modern

القرآن باللغة التركية الحديثة - سورة الدخان مترجمة إلى اللغة التركية الحديثة، Surah Ad Dukhaan in Turkish_Modern. نوفر ترجمة دقيقة سورة الدخان باللغة التركية الحديثة - Turkish_Modern, الآيات 59 - رقم السورة 44 - الصفحة 496.

بسم الله الرحمن الرحيم

حم (1)
Ha, Mim
وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ (2)
Apacık kitaba andolsun ki
إِنَّا أَنزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةٍ مُّبَارَكَةٍ ۚ إِنَّا كُنَّا مُنذِرِينَ (3)
Biz onu, mubarek bir gecede indirdik. Biz, uyaranlarız
فِيهَا يُفْرَقُ كُلُّ أَمْرٍ حَكِيمٍ (4)
O gecede hikmetli her bir is tarafımızdan bir emir ile ayrılır
أَمْرًا مِّنْ عِندِنَا ۚ إِنَّا كُنَّا مُرْسِلِينَ (5)
Tarafımızdan bir emir olarak. Dogrusu biz, (rasuller) gonderenleriz
رَحْمَةً مِّن رَّبِّكَ ۚ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ (6)
Rabbinden bir rahmet olarak. Suphesiz O; her seyi isitendir, bilendir
رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ إِن كُنتُم مُّوقِنِينَ (7)
Goklerin, yerin ve arasındakilerin Rabbidir. Eger gercekten bilenler iseniz
لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ يُحْيِي وَيُمِيتُ ۖ رَبُّكُمْ وَرَبُّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ (8)
O’ndan baska (hak) ilah yoktur. Diriltir ve oldurur. Sizin de Rabbiniz, sizden onceki atalarınızın da Rabbidir
بَلْ هُمْ فِي شَكٍّ يَلْعَبُونَ (9)
Fakat, onlar suphe icinde oynayıp eglenirler
فَارْتَقِبْ يَوْمَ تَأْتِي السَّمَاءُ بِدُخَانٍ مُّبِينٍ (10)
Gogun apacık bir duman getirecegi gunu gozle
يَغْشَى النَّاسَ ۖ هَٰذَا عَذَابٌ أَلِيمٌ (11)
O insanları burur. Bu, acı bir azaptır
رَّبَّنَا اكْشِفْ عَنَّا الْعَذَابَ إِنَّا مُؤْمِنُونَ (12)
Rabbimiz! Azabı bizden kaldır. Dogrusu biz iman eden kimseleriz. (derler)
أَنَّىٰ لَهُمُ الذِّكْرَىٰ وَقَدْ جَاءَهُمْ رَسُولٌ مُّبِينٌ (13)
Nerede onlarda ogut almak? Halbuki kendilerine apacık bir rasul gelmisti
ثُمَّ تَوَلَّوْا عَنْهُ وَقَالُوا مُعَلَّمٌ مَّجْنُونٌ (14)
Sonra ondan yuz cevirmisler ve: "Ogretilmis bir mecnun/deli." demislerdi
إِنَّا كَاشِفُو الْعَذَابِ قَلِيلًا ۚ إِنَّكُمْ عَائِدُونَ (15)
Biz, bu azabı kısa bir sure kaldıracagız, siz de yine eski halinize doneceksiniz
يَوْمَ نَبْطِشُ الْبَطْشَةَ الْكُبْرَىٰ إِنَّا مُنتَقِمُونَ (16)
Buyuk bir siddetle yakalayacagımız gun, elbette intikam alacagız
۞ وَلَقَدْ فَتَنَّا قَبْلَهُمْ قَوْمَ فِرْعَوْنَ وَجَاءَهُمْ رَسُولٌ كَرِيمٌ (17)
Onlardan once Firavun kavmini de imtihan etmistik. Onlara serefli bir elci gelmisti
أَنْ أَدُّوا إِلَيَّ عِبَادَ اللَّهِ ۖ إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ (18)
Allah’ın kullarını (Israilogulları'nı) bana verin/teslim edin. Ben guvenilir bir peygamberim." demisti
وَأَن لَّا تَعْلُوا عَلَى اللَّهِ ۖ إِنِّي آتِيكُم بِسُلْطَانٍ مُّبِينٍ (19)
Allah’a karsı ustunluk taslamayın. Ben size apacık bir delil getiriyorum
وَإِنِّي عُذْتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُمْ أَن تَرْجُمُونِ (20)
Ve ben, beni taslamanızdan sizin de Rabbiniz olan Rabbime sıgındım
وَإِن لَّمْ تُؤْمِنُوا لِي فَاعْتَزِلُونِ (21)
Eger bana iman etmediyseniz, benden uzak durun
فَدَعَا رَبَّهُ أَنَّ هَٰؤُلَاءِ قَوْمٌ مُّجْرِمُونَ (22)
Musa: "Bunlar, gunahkar bir toplumdur." diyerek Rabbine dua etmisti
فَأَسْرِ بِعِبَادِي لَيْلًا إِنَّكُم مُّتَّبَعُونَ (23)
Kullarımı geceleyin yola cıkar, siz takip olunacaksınız
وَاتْرُكِ الْبَحْرَ رَهْوًا ۖ إِنَّهُمْ جُندٌ مُّغْرَقُونَ (24)
Denizi sakın olarak bırak! Suphesiz onlar, suda bogulacak bir ordudur
كَمْ تَرَكُوا مِن جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ (25)
Onlar, nice bahceleri ve pınarları terk ettiler
وَزُرُوعٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ (26)
Ekinleri, guzel konakları
وَنَعْمَةٍ كَانُوا فِيهَا فَاكِهِينَ (27)
Icinde eglenip durdukları nimetleri
كَذَٰلِكَ ۖ وَأَوْرَثْنَاهَا قَوْمًا آخَرِينَ (28)
Iste boyle! Biz onları baska bir kavme miras verdik
فَمَا بَكَتْ عَلَيْهِمُ السَّمَاءُ وَالْأَرْضُ وَمَا كَانُوا مُنظَرِينَ (29)
Onlara ne gok agladı, ne de yer! Onlar muhlet verilenler de olmadı
وَلَقَدْ نَجَّيْنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ مِنَ الْعَذَابِ الْمُهِينِ (30)
Andolsun ki biz Israilogullarını o asagılayıcı azaptan kurtardık
مِن فِرْعَوْنَ ۚ إِنَّهُ كَانَ عَالِيًا مِّنَ الْمُسْرِفِينَ (31)
Firavun'dan. Cunku o, haddi asanlardan bir zorba idi
وَلَقَدِ اخْتَرْنَاهُمْ عَلَىٰ عِلْمٍ عَلَى الْعَالَمِينَ (32)
Suphesiz biz onları bir ilim uzere alemlere karsı ustun kıldık
وَآتَيْنَاهُم مِّنَ الْآيَاتِ مَا فِيهِ بَلَاءٌ مُّبِينٌ (33)
Onlara, icinde acık bir imtihan bulunan mucizeler verdik
إِنَّ هَٰؤُلَاءِ لَيَقُولُونَ (34)
Suphesiz bunlar elbette soyle diyorlar
إِنْ هِيَ إِلَّا مَوْتَتُنَا الْأُولَىٰ وَمَا نَحْنُ بِمُنشَرِينَ (35)
Bir defa oldukten sonra baska bir sey yoktur. Biz, yeniden diriltilecek de degiliz
فَأْتُوا بِآبَائِنَا إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ (36)
Eger dogru soyluyorsanız, haydi atalarımızı getirin
أَهُمْ خَيْرٌ أَمْ قَوْمُ تُبَّعٍ وَالَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ ۚ أَهْلَكْنَاهُمْ ۖ إِنَّهُمْ كَانُوا مُجْرِمِينَ (37)
Onlar mı hayırlı; yoksa Tubba halkı ve onlardan oncekiler mi? Biz, onları helak ettik. Cunku onlar suclu/gunahkar idiler
وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا لَاعِبِينَ (38)
Biz yeri, gogu ve arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık
مَا خَلَقْنَاهُمَا إِلَّا بِالْحَقِّ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ (39)
Onları ancak hak ile yarattık. Fakat onların cogu bilmez
إِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ مِيقَاتُهُمْ أَجْمَعِينَ (40)
Muhakkak ki hukum/ayırt etme gunu onların hepsi icin tayin edilmis bir vakittir
يَوْمَ لَا يُغْنِي مَوْلًى عَن مَّوْلًى شَيْئًا وَلَا هُمْ يُنصَرُونَ (41)
O gun, dostun dosta hicbir sekilde faydası olmaz. Onlara yardım da olunmaz
إِلَّا مَن رَّحِمَ اللَّهُ ۚ إِنَّهُ هُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ (42)
Allah’ın rahmet ettikleri mustesna. Suphesiz ki o Azizdir, Rahimdir
إِنَّ شَجَرَتَ الزَّقُّومِ (43)
Zakkum agacı
طَعَامُ الْأَثِيمِ (44)
Gunahkarın yemegidir
كَالْمُهْلِ يَغْلِي فِي الْبُطُونِ (45)
Erimis maden gibidir, karınlarda kaynar
كَغَلْيِ الْحَمِيمِ (46)
Kaynar suyun kaynaması gibi
خُذُوهُ فَاعْتِلُوهُ إِلَىٰ سَوَاءِ الْجَحِيمِ (47)
Onu siddetle tutun, Cehennem'in ortasına atın
ثُمَّ صُبُّوا فَوْقَ رَأْسِهِ مِنْ عَذَابِ الْحَمِيمِ (48)
Sonra kaynar suyun azabından basının ustune dokun
ذُقْ إِنَّكَ أَنتَ الْعَزِيزُ الْكَرِيمُ (49)
Tat bakalım! Hani sen guclu ve serefliydin
إِنَّ هَٰذَا مَا كُنتُم بِهِ تَمْتَرُونَ (50)
Iste bu sizin hakkında suphe ettiginiz seydir
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي مَقَامٍ أَمِينٍ (51)
Takva sahibi olanlar ise, onlar guvenli bir makamdadırlar
فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ (52)
Cennetlerde ve pınarlardadırlar
يَلْبَسُونَ مِن سُندُسٍ وَإِسْتَبْرَقٍ مُّتَقَابِلِينَ (53)
Halis ipek ve parlak atlastan elbiseler giyerek karsılıklı otururlar
كَذَٰلِكَ وَزَوَّجْنَاهُم بِحُورٍ عِينٍ (54)
Iste boyle! Onları iri gozlu hurilerle evlendirmisizdir
يَدْعُونَ فِيهَا بِكُلِّ فَاكِهَةٍ آمِنِينَ (55)
Orada guven icinde her meyveyi isterler
لَا يَذُوقُونَ فِيهَا الْمَوْتَ إِلَّا الْمَوْتَةَ الْأُولَىٰ ۖ وَوَقَاهُمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ (56)
Ilk olumden baska bir olum tatmazlar. Onlar Cehennem azabından korunmustur
فَضْلًا مِّن رَّبِّكَ ۚ ذَٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ (57)
Rabbinden bir lutuf olarak. Iste buyuk kurtulus budur
فَإِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ (58)
Ogut alsınlar diye onu senin dilin ile kolaylastırdık
فَارْتَقِبْ إِنَّهُم مُّرْتَقِبُونَ (59)
O halde bekle! Zaten onlar da bekliyorlar
❮ السورة السابقة السورة التـالية ❯

قراءة المزيد من سور القرآن الكريم :

1- الفاتحة2- البقرة3- آل عمران
4- النساء5- المائدة6- الأنعام
7- الأعراف8- الأنفال9- التوبة
10- يونس11- هود12- يوسف
13- الرعد14- إبراهيم15- الحجر
16- النحل17- الإسراء18- الكهف
19- مريم20- طه21- الأنبياء
22- الحج23- المؤمنون24- النور
25- الفرقان26- الشعراء27- النمل
28- القصص29- العنكبوت30- الروم
31- لقمان32- السجدة33- الأحزاب
34- سبأ35- فاطر36- يس
37- الصافات38- ص39- الزمر
40- غافر41- فصلت42- الشورى
43- الزخرف44- الدخان45- الجاثية
46- الأحقاف47- محمد48- الفتح
49- الحجرات50- ق51- الذاريات
52- الطور53- النجم54- القمر
55- الرحمن56- الواقعة57- الحديد
58- المجادلة59- الحشر60- الممتحنة
61- الصف62- الجمعة63- المنافقون
64- التغابن65- الطلاق66- التحريم
67- الملك68- القلم69- الحاقة
70- المعارج71- نوح72- الجن
73- المزمل74- المدثر75- القيامة
76- الإنسان77- المرسلات78- النبأ
79- النازعات80- عبس81- التكوير
82- الإنفطار83- المطففين84- الانشقاق
85- البروج86- الطارق87- الأعلى
88- الغاشية89- الفجر90- البلد
91- الشمس92- الليل93- الضحى
94- الشرح95- التين96- العلق
97- القدر98- البينة99- الزلزلة
100- العاديات101- القارعة102- التكاثر
103- العصر104- الهمزة105- الفيل
106- قريش107- الماعون108- الكوثر
109- الكافرون110- النصر111- المسد
112- الإخلاص113- الفلق114- الناس