×

سورة الحاقة باللغة التركية

ترجمات القرآنباللغة التركية ⬅ سورة الحاقة

ترجمة معاني سورة الحاقة باللغة التركية - Turkish

القرآن باللغة التركية - سورة الحاقة مترجمة إلى اللغة التركية، Surah Al-Haqqah in Turkish. نوفر ترجمة دقيقة سورة الحاقة باللغة التركية - Turkish, الآيات 52 - رقم السورة 69 - الصفحة 566.

بسم الله الرحمن الرحيم

الْحَاقَّةُ (1)
Gerçek olan kıyamet
مَا الْحَاقَّةُ (2)
Nedir gerçek olan kıyamet
وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْحَاقَّةُ (3)
Ve nedir bildiren sana ki nedir gerçek kıyamet
كَذَّبَتْ ثَمُودُ وَعَادٌ بِالْقَارِعَةِ (4)
Yalanladı Semud ve Âd, insanların başına kopan, akıllarını dağıtan kıyameti
فَأَمَّا ثَمُودُ فَأُهْلِكُوا بِالطَّاغِيَةِ (5)
Derken Semud, helak edildi taşkınlığıyla
وَأَمَّا عَادٌ فَأُهْلِكُوا بِرِيحٍ صَرْصَرٍ عَاتِيَةٍ (6)
Ve ama Âd, helak edildi müthiş bir ses çıkaran, yıkıp götüren, silip süpüren soğuk bir kasırgayla
سَخَّرَهَا عَلَيْهِمْ سَبْعَ لَيَالٍ وَثَمَانِيَةَ أَيَّامٍ حُسُومًا فَتَرَى الْقَوْمَ فِيهَا صَرْعَىٰ كَأَنَّهُمْ أَعْجَازُ نَخْلٍ خَاوِيَةٍ (7)
Onu, yedi gece ve sekiz gün, birbiri ardınca musallat etti onlara, o topluluğa baksaydın görürdün ki bu kadar zaman içinde yıkılıvermişler yerlere, sanki içleri kof hurma kütükleriymiş onlar
فَهَلْ تَرَىٰ لَهُم مِّن بَاقِيَةٍ (8)
Artık görebilir misin, var mı onlardan kalanlar
وَجَاءَ فِرْعَوْنُ وَمَن قَبْلَهُ وَالْمُؤْتَفِكَاتُ بِالْخَاطِئَةِ (9)
Ve Firavun ve ondan önce şehirleri altüst olanlar da suçlar işlemişlerdi
فَعَصَوْا رَسُولَ رَبِّهِمْ فَأَخَذَهُمْ أَخْذَةً رَّابِيَةً (10)
Derken Rablerinin peygamberine isyan etmişlerdi de onları gittikçe artan bir azapla helak etmişti
إِنَّا لَمَّا طَغَى الْمَاءُ حَمَلْنَاكُمْ فِي الْجَارِيَةِ (11)
Şüphe yok ki akıp giden gemide taşıdık sizi sular köpürüp coşunca
لِنَجْعَلَهَا لَكُمْ تَذْكِرَةً وَتَعِيَهَا أُذُنٌ وَاعِيَةٌ (12)
Bu, size bir öğüt ve ibret olsun ve belleyip unutmayan kulaklarda kalsın diye
فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ نَفْخَةٌ وَاحِدَةٌ (13)
Sura bir kerecik üfürülünce
وَحُمِلَتِ الْأَرْضُ وَالْجِبَالُ فَدُكَّتَا دَكَّةً وَاحِدَةً (14)
Ve yeryüzü ve dağlar, bir kerecik birbirlerine çarpıp dağılınca
فَيَوْمَئِذٍ وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُ (15)
İşte o gün ansızın kopacak kıyamet kopar
وَانشَقَّتِ السَّمَاءُ فَهِيَ يَوْمَئِذٍ وَاهِيَةٌ (16)
Ve gök yarılır, o gün bitkin bir hale gelir
وَالْمَلَكُ عَلَىٰ أَرْجَائِهَا ۚ وَيَحْمِلُ عَرْشَ رَبِّكَ فَوْقَهُمْ يَوْمَئِذٍ ثَمَانِيَةٌ (17)
Melekler, etrafında toplanırlar ve Rabbinin arşını o gün, onların üstünde, sekiz melek taşır
يَوْمَئِذٍ تُعْرَضُونَ لَا تَخْفَىٰ مِنكُمْ خَافِيَةٌ (18)
O gün ahvaliniz öylesine meydana çıkarılır ki hiçbir şeyiniz gizli kalmaz
فَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ فَيَقُولُ هَاؤُمُ اقْرَءُوا كِتَابِيَهْ (19)
Derken kimin kitabı, sağ yanından verilirse artık der ki: Gelin, işte okuyun kitabımı
إِنِّي ظَنَنتُ أَنِّي مُلَاقٍ حِسَابِيَهْ (20)
Zaten ben biliyordum ki kıyamet günü kavuşacağım hesabıma
فَهُوَ فِي عِيشَةٍ رَّاضِيَةٍ (21)
Artık o, razı olduğu bir yaşayış, bir zevk içindedir
فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ (22)
Yüce cennettedir
قُطُوفُهَا دَانِيَةٌ (23)
Meyveleri pek yakındır
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا أَسْلَفْتُمْ فِي الْأَيَّامِ الْخَالِيَةِ (24)
Yiyin için, afiyetler olsun, geçmiş günlerdeki yaptıklarınızın karşılığı olarak
وَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِشِمَالِهِ فَيَقُولُ يَا لَيْتَنِي لَمْ أُوتَ كِتَابِيَهْ (25)
Ve ama kimin kitabı, sol yanından verilirse artık der ki: Keşke verilmeseydi kitabım
وَلَمْ أَدْرِ مَا حِسَابِيَهْ (26)
Ve keşke bilmeseydim, nedir hesabım
يَا لَيْتَهَا كَانَتِ الْقَاضِيَةَ (27)
Keşke ölümle olup bitseydi her işim
مَا أَغْنَىٰ عَنِّي مَالِيَهْ ۜ (28)
Bir fayda vermedi bana mallarım
هَلَكَ عَنِّي سُلْطَانِيَهْ (29)
Helak olup gitti gücümkuvvetim
خُذُوهُ فَغُلُّوهُ (30)
Tutun onu da zincirle bağlayın
ثُمَّ الْجَحِيمَ صَلُّوهُ (31)
Sonra koca cehenneme atın
ثُمَّ فِي سِلْسِلَةٍ ذَرْعُهَا سَبْعُونَ ذِرَاعًا فَاسْلُكُوهُ (32)
Sonra da onu, boyu yetmiş zira, bir zincire vurun
إِنَّهُ كَانَ لَا يُؤْمِنُ بِاللَّهِ الْعَظِيمِ (33)
Şüphe yok ki o, pek ulu Allah'a inanmazdı
وَلَا يَحُضُّ عَلَىٰ طَعَامِ الْمِسْكِينِ (34)
Ve yoksulun yiyeceğine bakmazdı
فَلَيْسَ لَهُ الْيَوْمَ هَاهُنَا حَمِيمٌ (35)
Artık bugün, ona, burada bir dost yok
وَلَا طَعَامٌ إِلَّا مِنْ غِسْلِينٍ (36)
Ve irinden başka bir yemek de yok
لَّا يَأْكُلُهُ إِلَّا الْخَاطِئُونَ (37)
Onu da ancak suçlular yer
فَلَا أُقْسِمُ بِمَا تُبْصِرُونَ (38)
Artık iş, sizin sandığınız gibi değil, andolsun gördüğünüze
وَمَا لَا تُبْصِرُونَ (39)
Ve görmediğinize
إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ (40)
Şüphe yok ki bu, kerem sahibi bir elçinin sözü elbet
وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَاعِرٍ ۚ قَلِيلًا مَّا تُؤْمِنُونَ (41)
Ve bu, şair sözü değil, ne de az inanırsınız
وَلَا بِقَوْلِ كَاهِنٍ ۚ قَلِيلًا مَّا تَذَكَّرُونَ (42)
Ve kahin sözü de değil, ne de az düşünürsünüz
تَنزِيلٌ مِّن رَّبِّ الْعَالَمِينَ (43)
Âlemlerin Rabbinden indirilmiştir
وَلَوْ تَقَوَّلَ عَلَيْنَا بَعْضَ الْأَقَاوِيلِ (44)
Ve eğer bize isnad ederek bazı laflar etseydi
لَأَخَذْنَا مِنْهُ بِالْيَمِينِ (45)
Elbette onu kudretimizle alırdık
ثُمَّ لَقَطَعْنَا مِنْهُ الْوَتِينَ (46)
Sonra da elbette şah damarını çeker koparırdık
فَمَا مِنكُم مِّنْ أَحَدٍ عَنْهُ حَاجِزِينَ (47)
Artık buna mani olamazdı sizden hiçbir kimsecik
وَإِنَّهُ لَتَذْكِرَةٌ لِّلْمُتَّقِينَ (48)
Ve şüphe yok ki Kur'an, çekinenlere öğüttür
وَإِنَّا لَنَعْلَمُ أَنَّ مِنكُم مُّكَذِّبِينَ (49)
Ve şüphe yok ki biz, elbette biliriz, sizden, yalanlayanlar vardır
وَإِنَّهُ لَحَسْرَةٌ عَلَى الْكَافِرِينَ (50)
Ve şüphe yok ki Kur'an, kafirlere adeta bir hasrettir
وَإِنَّهُ لَحَقُّ الْيَقِينِ (51)
Ve şüphe yok ki o, elbette gerçeğin ta kendisidir
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ (52)
Artık pek ulu Rabbinin adını anarak tenzih et onu
❮ السورة السابقة السورة التـالية ❯

قراءة المزيد من سور القرآن الكريم :

1- الفاتحة2- البقرة3- آل عمران
4- النساء5- المائدة6- الأنعام
7- الأعراف8- الأنفال9- التوبة
10- يونس11- هود12- يوسف
13- الرعد14- إبراهيم15- الحجر
16- النحل17- الإسراء18- الكهف
19- مريم20- طه21- الأنبياء
22- الحج23- المؤمنون24- النور
25- الفرقان26- الشعراء27- النمل
28- القصص29- العنكبوت30- الروم
31- لقمان32- السجدة33- الأحزاب
34- سبأ35- فاطر36- يس
37- الصافات38- ص39- الزمر
40- غافر41- فصلت42- الشورى
43- الزخرف44- الدخان45- الجاثية
46- الأحقاف47- محمد48- الفتح
49- الحجرات50- ق51- الذاريات
52- الطور53- النجم54- القمر
55- الرحمن56- الواقعة57- الحديد
58- المجادلة59- الحشر60- الممتحنة
61- الصف62- الجمعة63- المنافقون
64- التغابن65- الطلاق66- التحريم
67- الملك68- القلم69- الحاقة
70- المعارج71- نوح72- الجن
73- المزمل74- المدثر75- القيامة
76- الإنسان77- المرسلات78- النبأ
79- النازعات80- عبس81- التكوير
82- الإنفطار83- المطففين84- الانشقاق
85- البروج86- الطارق87- الأعلى
88- الغاشية89- الفجر90- البلد
91- الشمس92- الليل93- الضحى
94- الشرح95- التين96- العلق
97- القدر98- البينة99- الزلزلة
100- العاديات101- القارعة102- التكاثر
103- العصر104- الهمزة105- الفيل
106- قريش107- الماعون108- الكوثر
109- الكافرون110- النصر111- المسد
112- الإخلاص113- الفلق114- الناس