القرآن باللغة التركية ابن كثير - سورة البروج مترجمة إلى اللغة التركية ابن كثير، Surah Buruj in Turkish_Ibni_Kesir. نوفر ترجمة دقيقة سورة البروج باللغة التركية ابن كثير - Turkish_Ibni_Kesir, الآيات 22 - رقم السورة 85 - الصفحة 590.

| وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الْبُرُوجِ (1) Andolsun; burclar dolu semaya | 
| وَالْيَوْمِ الْمَوْعُودِ (2) Ve vaadolunan gune | 
| وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍ (3) Sehadet edene ve sehadet edilene | 
| قُتِلَ أَصْحَابُ الْأُخْدُودِ (4) Uhdud ashabının canı cıksın | 
| النَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِ (5) Tutusturucu ateslerle | 
| إِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌ (6) Hani onlar, onun cevresinde oturmuslardı | 
| وَهُمْ عَلَىٰ مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِنِينَ شُهُودٌ (7) Mu´minlere yaptıklarını seyretmekteydiler | 
| وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَن يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ (8) Onlar; ancak Aziz, Hamid Allah´a inandıkları icin mu´minlerden oc almıslardı | 
| الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ (9) O ki; goklerin ve yerin mulku kendisinindir. Ve Allah; her seye Sahid´dir | 
| إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ (10) Suphesiz ki mu´min erkekleri ve mu´min kadınları belaya ugratanlar sonra da tevbe etmemis olanlar, iste onlar icin cehennem azabı vardır. Ve yakıcı azab da onlaradır | 
| إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ۚ ذَٰلِكَ الْفَوْزُ الْكَبِيرُ (11) Dogrusu iman edip salih amel islemis olanlar icin, altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Iste buyuk kurtulus budur | 
| إِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَدِيدٌ (12) Dogrusu Rabbının yakalayısı amansızdır | 
| إِنَّهُ هُوَ يُبْدِئُ وَيُعِيدُ (13) Once yaratıp sonra tekrarlayan O´dur, O | 
| وَهُوَ الْغَفُورُ الْوَدُودُ (14) O; Gafur´dur, Vedud´dur | 
| ذُو الْعَرْشِ الْمَجِيدُ (15) Ars´ın sahibidir, Mecid´dir | 
| فَعَّالٌ لِّمَا يُرِيدُ (16) Diledigini mutlaka yapandır | 
| هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْجُنُودِ (17) O orduların haberi haberi, sana geldi mi | 
| فِرْعَوْنَ وَثَمُودَ (18) Firavun ve Semud´un | 
| بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي تَكْذِيبٍ (19) Dogrusu kufredenler, yalanlamadadırlar | 
| وَاللَّهُ مِن وَرَائِهِم مُّحِيطٌ (20) Allah ise onları arkadan kusatandır | 
| بَلْ هُوَ قُرْآنٌ مَّجِيدٌ (21) Dogrusu o; sanlı bir Kur´an´dır | 
| فِي لَوْحٍ مَّحْفُوظٍ (22) Levh-i Mahfuz´dadır |