×

سورة الأنفال باللغة التركية تفسير

ترجمات القرآنباللغة التركية تفسير ⬅ سورة الأنفال

ترجمة معاني سورة الأنفال باللغة التركية تفسير - Turkish_Fizilal_Kuran

القرآن باللغة التركية تفسير - سورة الأنفال مترجمة إلى اللغة التركية تفسير، Surah Anfal in Turkish_Fizilal_Kuran. نوفر ترجمة دقيقة سورة الأنفال باللغة التركية تفسير - Turkish_Fizilal_Kuran, الآيات 75 - رقم السورة 8 - الصفحة 177.

بسم الله الرحمن الرحيم

يَسْأَلُونَكَ عَنِ الْأَنفَالِ ۖ قُلِ الْأَنفَالُ لِلَّهِ وَالرَّسُولِ ۖ فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَصْلِحُوا ذَاتَ بَيْنِكُمْ ۖ وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ (1)
Sana ganimetlerin bolusturulmesini soruyorlar. De ki, ganimetlerin taksimi Allah'a ve Resulune aittir. Onun icin siz gercekten mumin kimseler iseniz Allah'tan korkun da biribirinizle aranızı duzeltin. Allah'a ve Resulu'ne itaat edin
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَإِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ آيَاتُهُ زَادَتْهُمْ إِيمَانًا وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ (2)
Gercek muminler ancak o muminlerdir ki, Allah anıldıgı zaman yurekleri urperir, ayetleri okundugu zaman imanlarını arttırır. Ve bunlar yalnızca Rablerine tevekkul ederler
الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ (3)
Onlar ki, namazı geregi gibi kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdigimiz seylerden Allah yoluna harcarlar
أُولَٰئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّا ۚ لَّهُمْ دَرَجَاتٌ عِندَ رَبِّهِمْ وَمَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ (4)
Iste gercekten mumin olanlar onlardır. Onlara Rablerinin katında dereceler vardır, bagıslanma ve degerli rızık vardır
كَمَا أَخْرَجَكَ رَبُّكَ مِن بَيْتِكَ بِالْحَقِّ وَإِنَّ فَرِيقًا مِّنَ الْمُؤْمِنِينَ لَكَارِهُونَ (5)
Nitekim Rabbin seni, hak ugruna savasmak icin evinden cıkarmıstı. Oysa muslumanların bir kısmı o zaman bundan hoslanmamıslardı
يُجَادِلُونَكَ فِي الْحَقِّ بَعْدَمَا تَبَيَّنَ كَأَنَّمَا يُسَاقُونَ إِلَى الْمَوْتِ وَهُمْ يَنظُرُونَ (6)
Ve gercek, gun gibi acıga cıktıktan sonra bile seninle munakasaya devam etmislerdi; sanki goz gore gore olume surukleniyorlardı
وَإِذْ يَعِدُكُمُ اللَّهُ إِحْدَى الطَّائِفَتَيْنِ أَنَّهَا لَكُمْ وَتَوَدُّونَ أَنَّ غَيْرَ ذَاتِ الشَّوْكَةِ تَكُونُ لَكُمْ وَيُرِيدُ اللَّهُ أَن يُحِقَّ الْحَقَّ بِكَلِمَاتِهِ وَيَقْطَعَ دَابِرَ الْكَافِرِينَ (7)
Iste o zaman Allah size iki taifeden (kervan veya kureys ordusundan) birini vaad ediyordu ki, sizin olacaktı. Siz ise arzu ediyordunuz ki, sanı ve serefi olmayan sey (kervan) sizin olsun. Halbuki Allah, ayetleriyle hakkı yerine oturtmak ve kafirlerinarkasını kesmek istiyordu
لِيُحِقَّ الْحَقَّ وَيُبْطِلَ الْبَاطِلَ وَلَوْ كَرِهَ الْمُجْرِمُونَ (8)
Ki, hakkın hak oldugunu tanıtsın ve batılı busbutun yok etsin, varsın o gunahkarlar istemesin
إِذْ تَسْتَغِيثُونَ رَبَّكُمْ فَاسْتَجَابَ لَكُمْ أَنِّي مُمِدُّكُم بِأَلْفٍ مِّنَ الْمَلَائِكَةِ مُرْدِفِينَ (9)
O vakit siz Rabbinizden yardım diliyordunuz. O da: "Ben iste ardarda bin melekle size yardım ediyorum" diye duanızı kabul buyurmustu
وَمَا جَعَلَهُ اللَّهُ إِلَّا بُشْرَىٰ وَلِتَطْمَئِنَّ بِهِ قُلُوبُكُمْ ۚ وَمَا النَّصْرُ إِلَّا مِنْ عِندِ اللَّهِ ۚ إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ (10)
Bunu da Allah size sırf bir mujde olsun ve bununla kalbleriniz yatıssın diye yapmıstı. Yoksa zafer ancak Allah katındandır. Gercekten Allah mutlak galiptir ve hikmet sahibidir
إِذْ يُغَشِّيكُمُ النُّعَاسَ أَمَنَةً مِّنْهُ وَيُنَزِّلُ عَلَيْكُم مِّنَ السَّمَاءِ مَاءً لِّيُطَهِّرَكُم بِهِ وَيُذْهِبَ عَنكُمْ رِجْزَ الشَّيْطَانِ وَلِيَرْبِطَ عَلَىٰ قُلُوبِكُمْ وَيُثَبِّتَ بِهِ الْأَقْدَامَ (11)
O sırada size, yine katından bir guven ve esenlik olmak uzere bir uyku sardırıyordu, sizi temizlemek, seytanın vesvesesini sizden gidermek, yureklerinize kuvvet vermek ve ayaklarınızı saglam durdurmak icin gokten uzerinize yagmur indiriyordu
إِذْ يُوحِي رَبُّكَ إِلَى الْمَلَائِكَةِ أَنِّي مَعَكُمْ فَثَبِّتُوا الَّذِينَ آمَنُوا ۚ سَأُلْقِي فِي قُلُوبِ الَّذِينَ كَفَرُوا الرُّعْبَ فَاضْرِبُوا فَوْقَ الْأَعْنَاقِ وَاضْرِبُوا مِنْهُمْ كُلَّ بَنَانٍ (12)
Iste o anda Rabbin meleklere soyle vahyediyordu: Ben sizinle beraberim, muminlere sebat verin. Kafirlerin yuregine korku salacagım, hemen boyunlarının ustune vurun, parmaklarına, parmaklarına vurun
ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ شَاقُّوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ ۚ وَمَن يُشَاقِقِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَإِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ (13)
Cunku onlar Allah'a ve Resulune karsı geldiler. Kim Allah'a ve Resulune karsı gelirse, bilsin ki Allah'ın azabı cok cetindir
ذَٰلِكُمْ فَذُوقُوهُ وَأَنَّ لِلْكَافِرِينَ عَذَابَ النَّارِ (14)
Iste gordunuz ya, simdilik siz bunu tadın, su da kesindir ki, ahirette kafirlere cehennem azabı vardır
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا لَقِيتُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا زَحْفًا فَلَا تُوَلُّوهُمُ الْأَدْبَارَ (15)
Ey iman edenler! Toplu olarak kafirlerle karsılastıgınız zaman, onlara arkalarınızı donmeyin (kacmayın)
وَمَن يُوَلِّهِمْ يَوْمَئِذٍ دُبُرَهُ إِلَّا مُتَحَرِّفًا لِّقِتَالٍ أَوْ مُتَحَيِّزًا إِلَىٰ فِئَةٍ فَقَدْ بَاءَ بِغَضَبٍ مِّنَ اللَّهِ وَمَأْوَاهُ جَهَنَّمُ ۖ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ (16)
Boyle bir gunde her kim onlara, tekrar donup carpısmak icin geri cekilmek veya diger bir safta yeniden mevzilenmek halleri dısında, arkasını donerse, muhakkak Allah'dan bir gazaba ugramıs olur ve varacagı yer cehennemdir, orası da ne kotu bir akıbettir
فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ قَتَلَهُمْ ۚ وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ رَمَىٰ ۚ وَلِيُبْلِيَ الْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ بَلَاءً حَسَنًا ۚ إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ (17)
Sonra onları siz oldurmediniz, lakin Allah oldurdu. Attıgın zaman da sen atmadın, lakin Allah attı. Bu da muminlere guzel bir imtihan gecirtmek icindi. Allah isitendir, bilendir
ذَٰلِكُمْ وَأَنَّ اللَّهَ مُوهِنُ كَيْدِ الْكَافِرِينَ (18)
Gordunuz ya, Allah, kafirlerin kurdugu tuzagı iste boyle bosa cıkarır
إِن تَسْتَفْتِحُوا فَقَدْ جَاءَكُمُ الْفَتْحُ ۖ وَإِن تَنتَهُوا فَهُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ ۖ وَإِن تَعُودُوا نَعُدْ وَلَن تُغْنِيَ عَنكُمْ فِئَتُكُمْ شَيْئًا وَلَوْ كَثُرَتْ وَأَنَّ اللَّهَ مَعَ الْمُؤْمِنِينَ (19)
Fetih istiyorsanız, iste size fetih gelmistir, eger asırı gitmez de son verirseniz, hakkınızda daha hayırlıdır. Yok eger donerseniz, biz de doneriz. O vakit askeriniz cok da olsa size hic bir sekilde fayda vermez. Iyi biliniz ki, Allah muminlerle beraberdir
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَوَلَّوْا عَنْهُ وَأَنتُمْ تَسْمَعُونَ (20)
Ey iman edenler, Allah'a ve Resulu'ne itaat edin. Isitip durdugunuz halde onun emirlerinden yuz cevirmeyin
وَلَا تَكُونُوا كَالَّذِينَ قَالُوا سَمِعْنَا وَهُمْ لَا يَسْمَعُونَ (21)
Ve isitmedikleri halde "isittik" diyenler gibi olmayın
۞ إِنَّ شَرَّ الدَّوَابِّ عِندَ اللَّهِ الصُّمُّ الْبُكْمُ الَّذِينَ لَا يَعْقِلُونَ (22)
Cunku yeryuzunde dolasan canlıların Allah katında en kotusu anlamayan ve dusunmeyen sagırlarla dilsizlerdir
وَلَوْ عَلِمَ اللَّهُ فِيهِمْ خَيْرًا لَّأَسْمَعَهُمْ ۖ وَلَوْ أَسْمَعَهُمْ لَتَوَلَّوا وَّهُم مُّعْرِضُونَ (23)
Allah onlarda hayır gorseydi onlara isittirirdi, isittirseydi yine de aldırmaz arka donerlerdi
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ ۖ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ (24)
Ey iman edenler! Peygamber sizi, size hayat verecek seylere davet ettigi zaman, Allah'a ve Resul'e icabet edin. Ve bilin ki Allah, kisi ile kalbi arasına girer. Ve siz kesinkes O'nun huzurunda toplanacaksınız
وَاتَّقُوا فِتْنَةً لَّا تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُوا مِنكُمْ خَاصَّةً ۖ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ (25)
Ve oyle bir fitneden sakının ki, icinizden yalnızca zulum yapanlara dokunmakla kalmaz. Ve bilin ki, Allah'ın cezası siddetlidir
وَاذْكُرُوا إِذْ أَنتُمْ قَلِيلٌ مُّسْتَضْعَفُونَ فِي الْأَرْضِ تَخَافُونَ أَن يَتَخَطَّفَكُمُ النَّاسُ فَآوَاكُمْ وَأَيَّدَكُم بِنَصْرِهِ وَرَزَقَكُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ (26)
Dusunun ve hatırlayın o zamanları ki, hani bir vakitler siz yeryuzunde gucsuzdunuz, hor gorulen bir azınlıktınız. Insanların sizi hırpalamasından korkuyordunuz, oyle iken O, sizi barındırdı ve sizi yardımıyla destekleyip guclendirdi ve sukretmeniz icin temizlerinden rızık verdi
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَخُونُوا اللَّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُوا أَمَانَاتِكُمْ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ (27)
Ey iman edenler! Allah'a ve Resul'e hainlik etmeyiniz ki, bile bile kendi emanetlerinize hıyanet etmis olmayasınız
وَاعْلَمُوا أَنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌ وَأَنَّ اللَّهَ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ (28)
Ve iyi biliniz ki, mallarınız ve evlatlarınız birer imtihan aracından baska birsey degildir. Allah katında buyuk ecir vardır
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَتَّقُوا اللَّهَ يَجْعَل لَّكُمْ فُرْقَانًا وَيُكَفِّرْ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ۗ وَاللَّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ (29)
Ey iman edenler! Allah'a karsı gelmekten sakınırsanız, O, size bir furkan (hakkı batıldan ayırdedecek bir anlayıs) verir ve gunahlarınızı ortbas eder, sizi bagıslar. Allah buyuk lutuf sahibidir
وَإِذْ يَمْكُرُ بِكَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِيُثْبِتُوكَ أَوْ يَقْتُلُوكَ أَوْ يُخْرِجُوكَ ۚ وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللَّهُ ۖ وَاللَّهُ خَيْرُ الْمَاكِرِينَ (30)
Hani bir vakitler, o kafirler, seni tutup baglamak veya oldurmek veya surup cıkarmak icin sana tuzak kuruyorlardı da, onlar tuzak kurarken Allah da karsılıgında tuzak kuruyordu. Oyle ya, Allah tuzakların en hayırlısını kurar
وَإِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا قَالُوا قَدْ سَمِعْنَا لَوْ نَشَاءُ لَقُلْنَا مِثْلَ هَٰذَا ۙ إِنْ هَٰذَا إِلَّا أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ (31)
Onlara ayetlerimiz okundugu zaman, "isittik, dilersek bunun gibisini biz de soyleriz, bu, eskilerin efsanelerinden baska bir sey degildir" diyorlardı
وَإِذْ قَالُوا اللَّهُمَّ إِن كَانَ هَٰذَا هُوَ الْحَقَّ مِنْ عِندِكَ فَأَمْطِرْ عَلَيْنَا حِجَارَةً مِّنَ السَّمَاءِ أَوِ ائْتِنَا بِعَذَابٍ أَلِيمٍ (32)
Bir vakit de, "Ey Allah, eger bu Senin katından gelmis bir hak kitap ise, hic durma ustumuze gokten taslar yagdır veya bize daha acı bir azap ver" demislerdi
وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيُعَذِّبَهُمْ وَأَنتَ فِيهِمْ ۚ وَمَا كَانَ اللَّهُ مُعَذِّبَهُمْ وَهُمْ يَسْتَغْفِرُونَ (33)
Halbuki sen iclerinde iken Allah, onlara azab edecek degildi. Istigfar ettikleri surece de Allah onlara azab edecek degildir
وَمَا لَهُمْ أَلَّا يُعَذِّبَهُمُ اللَّهُ وَهُمْ يَصُدُّونَ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَمَا كَانُوا أَوْلِيَاءَهُ ۚ إِنْ أَوْلِيَاؤُهُ إِلَّا الْمُتَّقُونَ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ (34)
Simdi ise Allah'ın kendilerine azab etmemesi icin neleri var ki? Oysa Mescidi Haram'dan menediyorlar. Ustelik onun hizmetine ehil kisiler de degiller. Cunku onun hizmetine ehil olanlar ancak muttakilerdir. Lakin cogu bunu bilmezler
وَمَا كَانَ صَلَاتُهُمْ عِندَ الْبَيْتِ إِلَّا مُكَاءً وَتَصْدِيَةً ۚ فَذُوقُوا الْعَذَابَ بِمَا كُنتُمْ تَكْفُرُونَ (35)
Kabe huzurunda onların duaları ise ıslık calıp el cırpmaktan baska birsey degildir. O halde inkarınızdan (ve nankorlugunuzden) dolayı bu azabı tadın bakalım
إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ لِيَصُدُّوا عَن سَبِيلِ اللَّهِ ۚ فَسَيُنفِقُونَهَا ثُمَّ تَكُونُ عَلَيْهِمْ حَسْرَةً ثُمَّ يُغْلَبُونَ ۗ وَالَّذِينَ كَفَرُوا إِلَىٰ جَهَنَّمَ يُحْشَرُونَ (36)
Mallarını, Allah yolundan engellemek icin sarfeden o kafirler, hic suphesiz yine onu sarfedecekler. Varsın sarfetsinler, sonra o yureklerine inen bir acı olacak, sonra da maglup olacaklar. Zaten kafirler toplanıp cehenneme gonderilecekler
لِيَمِيزَ اللَّهُ الْخَبِيثَ مِنَ الطَّيِّبِ وَيَجْعَلَ الْخَبِيثَ بَعْضَهُ عَلَىٰ بَعْضٍ فَيَرْكُمَهُ جَمِيعًا فَيَجْعَلَهُ فِي جَهَنَّمَ ۚ أُولَٰئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ (37)
Allah, murdarı temizden ayırdetmek icin ve bir de murdar kısmını birbiri uzerine bindirip hepsini bir araya getirmek ve topunu birden cehenneme koymak icin boyle yapar. Iste bunlar o husran icinde kalanların ta kendileridir
قُل لِّلَّذِينَ كَفَرُوا إِن يَنتَهُوا يُغْفَرْ لَهُم مَّا قَدْ سَلَفَ وَإِن يَعُودُوا فَقَدْ مَضَتْ سُنَّتُ الْأَوَّلِينَ (38)
O kafirlere de ki: Eger bu ise son verirlerse daha once yaptıkları bagıslanacak. Yok yine karsı koymaya baslar, isyana donerlerse, onceki ummetlere uygulanan kurallar kendilerine de uygulanacak. (Artık o ilahi uygulamayı beklesinler)
وَقَاتِلُوهُمْ حَتَّىٰ لَا تَكُونَ فِتْنَةٌ وَيَكُونَ الدِّينُ كُلُّهُ لِلَّهِ ۚ فَإِنِ انتَهَوْا فَإِنَّ اللَّهَ بِمَا يَعْمَلُونَ بَصِيرٌ (39)
Ortalıkta fitne kalmayıp, din tamamıyla Allah'ın dini oluncaya kadar onlarla savasın. Eger vazgecerlerse muhakkak ki, Allah yaptıklarını gorur
وَإِن تَوَلَّوْا فَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ مَوْلَاكُمْ ۚ نِعْمَ الْمَوْلَىٰ وَنِعْمَ النَّصِيرُ (40)
Yok vazgecmez de tekrar eskiye donerlerse artık bilin ki, Allah sizin yardımcınızdır. O ne guzel mevla, ne guzel yardımcıdır
۞ وَاعْلَمُوا أَنَّمَا غَنِمْتُم مِّن شَيْءٍ فَأَنَّ لِلَّهِ خُمُسَهُ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ إِن كُنتُمْ آمَنتُم بِاللَّهِ وَمَا أَنزَلْنَا عَلَىٰ عَبْدِنَا يَوْمَ الْفُرْقَانِ يَوْمَ الْتَقَى الْجَمْعَانِ ۗ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ (41)
Sunu da biliniz ki, ganimet olarak aldıgınız her hangi bir seyden beste biri mutlaka Allah icindir. O da peygambere ve ona yakınlıgı olanlara, yetimlere, miskinlere ve yolda kalmıslara aittir. Eger siz Allah'a iman etmis, hak ile batılın ayrıldıgı o gun, iki ordunun karsı karsıya geldigi o (Bedir) gunu kulumuza indirdigimiz ayetlere iman getirmis iseniz bunu boyle biliniz. Ve biliniz ki, Allah, herseye kadirdir
إِذْ أَنتُم بِالْعُدْوَةِ الدُّنْيَا وَهُم بِالْعُدْوَةِ الْقُصْوَىٰ وَالرَّكْبُ أَسْفَلَ مِنكُمْ ۚ وَلَوْ تَوَاعَدتُّمْ لَاخْتَلَفْتُمْ فِي الْمِيعَادِ ۙ وَلَٰكِن لِّيَقْضِيَ اللَّهُ أَمْرًا كَانَ مَفْعُولًا لِّيَهْلِكَ مَنْ هَلَكَ عَن بَيِّنَةٍ وَيَحْيَىٰ مَنْ حَيَّ عَن بَيِّنَةٍ ۗ وَإِنَّ اللَّهَ لَسَمِيعٌ عَلِيمٌ (42)
O vakit siz vadinin yakın bir yamacında idiniz, onlarsa uzak yamacında idiler. Kervan da sizden daha asagıda idi. Oyle ki, sayet onlarla sozlesmis olsaydınız, oyle bir bulusma yeri icin mutlaka anlasmazlık cıkarırdınız. Fakat olması gereken (zafer)in olması icin Allah boyle takdir etti. Ta ki, helak olan apacık bir delil gordukten sonra helak olsun, sag kalanlar da yine apacık bir delilden sonra yasasın. Kesindir ki Allah, isitendir, bilendir
إِذْ يُرِيكَهُمُ اللَّهُ فِي مَنَامِكَ قَلِيلًا ۖ وَلَوْ أَرَاكَهُمْ كَثِيرًا لَّفَشِلْتُمْ وَلَتَنَازَعْتُمْ فِي الْأَمْرِ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ سَلَّمَ ۗ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ (43)
Hani o vakitler Allah sana uykunda (ruyanda) onları az gosteriyordu. Eger Allah sana onları kalabalık gosterseydi korkacaktınız ve savas konusunda anlasmazlıga dusecektiniz. Fakat Allah boyle bir seyden sizi uzak tuttu. Cunku O, gonullerde yatanı da bilir
وَإِذْ يُرِيكُمُوهُمْ إِذِ الْتَقَيْتُمْ فِي أَعْيُنِكُمْ قَلِيلًا وَيُقَلِّلُكُمْ فِي أَعْيُنِهِمْ لِيَقْضِيَ اللَّهُ أَمْرًا كَانَ مَفْعُولًا ۗ وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ الْأُمُورُ (44)
Ve iste onlarla karsılastıgınız vakit onları sizin gozunuze az gosteriyordu, sizi de onların gozlerinde azaltıyordu. Cunku Allah o mukadder olan isi yerine getirecekti. Butun isler Allah'a dondurulur
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا لَقِيتُمْ فِئَةً فَاثْبُتُوا وَاذْكُرُوا اللَّهَ كَثِيرًا لَّعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ (45)
Ey iman edenler, bir dusman toplulugu ile karsılastıgınız zaman sebat edin ve Allah'ı cokca zikredin ki, kurtulusa eresiniz
وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ ۖ وَاصْبِرُوا ۚ إِنَّ اللَّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ (46)
Ayrıca Allah'a ve Resulu'ne itaat edin. Ve birbirinizle didismeyin. Sonra icinize korku duser ve kuvvetiniz elden gider. Sabırlı olun, cunku Allah sabredenlerle beraberdir
وَلَا تَكُونُوا كَالَّذِينَ خَرَجُوا مِن دِيَارِهِم بَطَرًا وَرِئَاءَ النَّاسِ وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللَّهِ ۚ وَاللَّهُ بِمَا يَعْمَلُونَ مُحِيطٌ (47)
Calım atarak ve halka gosteris yaparak yurtlarından cıkanlar ve Allah yoluna engel koyanlar gibi olmayın. Allah onların butun yaptıklarını cepecevre kusatmıstır
وَإِذْ زَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ وَقَالَ لَا غَالِبَ لَكُمُ الْيَوْمَ مِنَ النَّاسِ وَإِنِّي جَارٌ لَّكُمْ ۖ فَلَمَّا تَرَاءَتِ الْفِئَتَانِ نَكَصَ عَلَىٰ عَقِبَيْهِ وَقَالَ إِنِّي بَرِيءٌ مِّنكُمْ إِنِّي أَرَىٰ مَا لَا تَرَوْنَ إِنِّي أَخَافُ اللَّهَ ۚ وَاللَّهُ شَدِيدُ الْعِقَابِ (48)
Seytan, onlara amellerini guzel gosterdigi zaman, "Bu gun insanlardan size galip gelecek yoktur, ben de size yardımcıyım." demisti. Fakat iki tarafın karsı karsıya geldigi gorununce arkasını donup kactı ve soyle dedi: "Ben sizden kesinlikle uzagım. Ben sizin goremeyeceginiz seyler goruyorum ve ben Allah'dan korkarım. Ayrıca Allah'ın azabı cok cetindir
إِذْ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ غَرَّ هَٰؤُلَاءِ دِينُهُمْ ۗ وَمَن يَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ فَإِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ (49)
O sırada munafıklar ve kalblerinde hastalık bulunanlar, (muslumanlar hakkında) "su adamları dinleri aldattı" diyorlardı. Oysa her kim Allah'a tevekkul ederse bilsin ki, Allah galiptir, gucludur ve hikmet sahibidir
وَلَوْ تَرَىٰ إِذْ يَتَوَفَّى الَّذِينَ كَفَرُوا ۙ الْمَلَائِكَةُ يَضْرِبُونَ وُجُوهَهُمْ وَأَدْبَارَهُمْ وَذُوقُوا عَذَابَ الْحَرِيقِ (50)
Melekler, o kafirlerin yuzlerine ve sırtlarına vura vura ve "Tadın bakalım cehennem azabını!" diye diye canlarını alırken hallerini bir gormeliydin
ذَٰلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيكُمْ وَأَنَّ اللَّهَ لَيْسَ بِظَلَّامٍ لِّلْعَبِيدِ (51)
Iste bu, sizin kendi ellerinizle meydana getirdiginiz bir sonuctur. Hic suphesiz Allah, kullarına hicbir sekilde zalim biri degildir
كَدَأْبِ آلِ فِرْعَوْنَ ۙ وَالَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ ۚ كَفَرُوا بِآيَاتِ اللَّهِ فَأَخَذَهُمُ اللَّهُ بِذُنُوبِهِمْ ۗ إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ شَدِيدُ الْعِقَابِ (52)
Tıpkı Firavun'un izinden gidenlerle onlardan oncekilerin gidisi gibi onlar da Allah'ın ayetlerini tanımadılar, Allah da kendilerini gunahları yuzunden tutuklayıverdi. Cunku Allah cok kuvvetli ve azabı cok cetin olandır
ذَٰلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ لَمْ يَكُ مُغَيِّرًا نِّعْمَةً أَنْعَمَهَا عَلَىٰ قَوْمٍ حَتَّىٰ يُغَيِّرُوا مَا بِأَنفُسِهِمْ ۙ وَأَنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ (53)
Bu, Allah'ın bir kavme verdigi nimeti, onlar kendilerini degistirmedikce degistirmemesinden dolayıdır. Gercekten de Allah hakkiyle isiten, herseyi bilendir
كَدَأْبِ آلِ فِرْعَوْنَ ۙ وَالَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ ۚ كَذَّبُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ فَأَهْلَكْنَاهُم بِذُنُوبِهِمْ وَأَغْرَقْنَا آلَ فِرْعَوْنَ ۚ وَكُلٌّ كَانُوا ظَالِمِينَ (54)
Tıpkı Firavun'un izinden gidenlerle onlardan oncekilerin gidisi gibi, Rabblerinin ayetlerini yalanladılar. Biz de onları gunahları yuzunden helak ettik. Firavun ile arkasından gidenleri suda bogduk. Hepsi de zalim idiler
إِنَّ شَرَّ الدَّوَابِّ عِندَ اللَّهِ الَّذِينَ كَفَرُوا فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ (55)
Allah katında kımıldayıp debelenen canlıların en kotusu, inkara saplanıp da bir turlu iman etmeyenlerdir
الَّذِينَ عَاهَدتَّ مِنْهُمْ ثُمَّ يَنقُضُونَ عَهْدَهُمْ فِي كُلِّ مَرَّةٍ وَهُمْ لَا يَتَّقُونَ (56)
Onlar, kendileriyle antlasma yaptıgın halde her defasında antlasmalarını bozarlar ve bundan hic cekinmezler
فَإِمَّا تَثْقَفَنَّهُمْ فِي الْحَرْبِ فَشَرِّدْ بِهِم مَّنْ خَلْفَهُمْ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ (57)
Bundan dolayı onları harpte yakalarsan, kendilerinden sonrakilere de gozdagı olacak sekilde agır bir cezaya carptır, belki ibret alırlar
وَإِمَّا تَخَافَنَّ مِن قَوْمٍ خِيَانَةً فَانبِذْ إِلَيْهِمْ عَلَىٰ سَوَاءٍ ۚ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْخَائِنِينَ (58)
Eger bir kavmin, sozlesmeye aykırı bir hainlik yapmasından korkarsan, savastan once aynı sekilde antlasmayı bozdugunu kendilerine bildir. Cunku Allah hainleri sevmez
وَلَا يَحْسَبَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا سَبَقُوا ۚ إِنَّهُمْ لَا يُعْجِزُونَ (59)
O kafirler ileri gecip kurtulduklarını sanmasınlar. Onlar kesinlikle (bizi) aciz bırakamazlar
وَأَعِدُّوا لَهُم مَّا اسْتَطَعْتُم مِّن قُوَّةٍ وَمِن رِّبَاطِ الْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِهِ عَدُوَّ اللَّهِ وَعَدُوَّكُمْ وَآخَرِينَ مِن دُونِهِمْ لَا تَعْلَمُونَهُمُ اللَّهُ يَعْلَمُهُمْ ۚ وَمَا تُنفِقُوا مِن شَيْءٍ فِي سَبِيلِ اللَّهِ يُوَفَّ إِلَيْكُمْ وَأَنتُمْ لَا تُظْلَمُونَ (60)
Siz de gucunuzun yettigi kadar onlara karsı her cesitten kuvvet biriktirin ve cihad icin atlar hazırlayın ki, onlarla hem Allah'ın dusmanlarını, hem de kendi dusmanlarınızı, ayrıca Allah'ın bilip de sizin bilmediginiz daha baskalarını korkutasınız. Allah yolunda her ne harcarsanız onun sevabı size eksiksiz odenir ve asla haksızlıga ugratılmazsınız
۞ وَإِن جَنَحُوا لِلسَّلْمِ فَاجْنَحْ لَهَا وَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ ۚ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ (61)
Eger onlar barıstan yana olurlarsa, sen de barıstan yana ol! Ve Allah'a guven. Cunku isiten ve bilen O'dur
وَإِن يُرِيدُوا أَن يَخْدَعُوكَ فَإِنَّ حَسْبَكَ اللَّهُ ۚ هُوَ الَّذِي أَيَّدَكَ بِنَصْرِهِ وَبِالْمُؤْمِنِينَ (62)
Eger sana hile yapmak isterlerse, muhakkak ki sana Allah yeter. Seni yardımıyla ve muminlerle guclendirecek olan O'dur
وَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ ۚ لَوْ أَنفَقْتَ مَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا مَّا أَلَّفْتَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ أَلَّفَ بَيْنَهُمْ ۚ إِنَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ (63)
Muminlerin kalplerini birbirlerine O ısındırdı. Yoksa yeryuzunde ne varsa sen hepsini harcasaydın yine de onların kalblerini (boylesine) ısındıramazdın. Lakin Allah, kalplerini kaynastırdı. Muhakkak ki, O azizdir, hakimdir
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ حَسْبُكَ اللَّهُ وَمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ (64)
Ey Peygamber! Sana Allah yetisir, arkandan gelen muminlerle beraber
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ حَرِّضِ الْمُؤْمِنِينَ عَلَى الْقِتَالِ ۚ إِن يَكُن مِّنكُمْ عِشْرُونَ صَابِرُونَ يَغْلِبُوا مِائَتَيْنِ ۚ وَإِن يَكُن مِّنكُم مِّائَةٌ يَغْلِبُوا أَلْفًا مِّنَ الَّذِينَ كَفَرُوا بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لَّا يَفْقَهُونَ (65)
Ey Peygamber! Muminleri cihada tesvik eyle. Eger sizden sabredecek yirmi kisi olursa ikiyuze galip gelirler ve eger sizden yuz kisi olursa kafirlerden bin kisiye galip gelirler. Cunku onlar hakkı ve akıbeti dusunmeyen anlayıssız bir kavimdirler
الْآنَ خَفَّفَ اللَّهُ عَنكُمْ وَعَلِمَ أَنَّ فِيكُمْ ضَعْفًا ۚ فَإِن يَكُن مِّنكُم مِّائَةٌ صَابِرَةٌ يَغْلِبُوا مِائَتَيْنِ ۚ وَإِن يَكُن مِّنكُمْ أَلْفٌ يَغْلِبُوا أَلْفَيْنِ بِإِذْنِ اللَّهِ ۗ وَاللَّهُ مَعَ الصَّابِرِينَ (66)
Simdi Allah sizden yuku hafifletti ve sizde bir zaaf oldugunu bildi. O halde sizden sabredecek yuz kisi olursa ikiyuz dusmana galip gelirler, sizden bin kisi olursa Allah'ın izniyle ikibin dusmana galip gelirler. Allah sabredenlerle beraberdir
مَا كَانَ لِنَبِيٍّ أَن يَكُونَ لَهُ أَسْرَىٰ حَتَّىٰ يُثْخِنَ فِي الْأَرْضِ ۚ تُرِيدُونَ عَرَضَ الدُّنْيَا وَاللَّهُ يُرِيدُ الْآخِرَةَ ۗ وَاللَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ (67)
Hicbir peygamberin, yeryuzunde agır basmadıkca (kesin zafere ulasıp ustun gelmedikce) esirleri olması layık degildir. Siz dunya malını istersiniz, oysa Allah ahireti kazanmanızı murad eder. Allah azizdir, hakimdir
لَّوْلَا كِتَابٌ مِّنَ اللَّهِ سَبَقَ لَمَسَّكُمْ فِيمَا أَخَذْتُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ (68)
Eger Allah'dan bir yazı (hukum) bulunmasa idi aldıgınız fidyeden dolayı size mutlaka buyuk bir azab dokunurdu
فَكُلُوا مِمَّا غَنِمْتُمْ حَلَالًا طَيِّبًا ۚ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۚ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ (69)
Artık elde ettiginiz ganimetten helal ve hos olarak yiyin ve Allah'a karsı gelmekten sakının. Muhakkak ki, Allah bagıslayıcıdır ve merhamet edicidir
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ قُل لِّمَن فِي أَيْدِيكُم مِّنَ الْأَسْرَىٰ إِن يَعْلَمِ اللَّهُ فِي قُلُوبِكُمْ خَيْرًا يُؤْتِكُمْ خَيْرًا مِّمَّا أُخِذَ مِنكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ۗ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ (70)
Ey Peygamber, elinizdeki esirlere de ki: "Eger Allah sizin kalblerinizde bir hayır bulursa, sizden alınandan daha hayırlısını size verir ve gunahlarınızı bagıslar. Cunku Allah bagıslayıcıdır
وَإِن يُرِيدُوا خِيَانَتَكَ فَقَدْ خَانُوا اللَّهَ مِن قَبْلُ فَأَمْكَنَ مِنْهُمْ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ (71)
Eger sana hıyanet etmek isterlerse iyi bilsinler ki, bundan once Allah'a hainlik ettiklerinden dolayı Allah onların ezilmelerine imkan verdi. Allah her seyi hakkıyla bilen hukum ve hikmet sahibidir
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَالَّذِينَ آوَوا وَّنَصَرُوا أُولَٰئِكَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ ۚ وَالَّذِينَ آمَنُوا وَلَمْ يُهَاجِرُوا مَا لَكُم مِّن وَلَايَتِهِم مِّن شَيْءٍ حَتَّىٰ يُهَاجِرُوا ۚ وَإِنِ اسْتَنصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ إِلَّا عَلَىٰ قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُم مِّيثَاقٌ ۗ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ (72)
Gercekten de iman edip hicret eden, mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad veren, onları barındırıp yardım edenler, iste bunlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Iman ettigi halde henuz hicret etmemis olanlar, hicret edinceye kadar onlar uzerinde herhangi bir velayet hakkınız yoktur. Bununla beraber dinde sizden yardım isterlerse, sizinle arasında antlasma bulunanlar aleyhine bir durum olmadıkca, onlara yardım etmeniz de uzerinize borctur. Allah butun yaptıklarınızı gorup duruyor
وَالَّذِينَ كَفَرُوا بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ ۚ إِلَّا تَفْعَلُوهُ تَكُن فِتْنَةٌ فِي الْأَرْضِ وَفَسَادٌ كَبِيرٌ (73)
Kafirler de aslında birbirlerinin dostları ve yardımcılarıdırlar. Eger siz de oyle yapmazsanız, yeryuzunde buyuk bir fitne ve fesat cıkar
وَالَّذِينَ آمَنُوا وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَالَّذِينَ آوَوا وَّنَصَرُوا أُولَٰئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّا ۚ لَّهُم مَّغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ (74)
O kimseler ki, iman ettiler, hicret ettiler ve Allah yolunda cihada katıldılar, bir kısımları da onları barındırıp yer, yurt sahibi yaptılar ve yardıma kostular, iste bunlar hakkıyla mumin olanlardır. Bunlara bir magfiret ve comertce bir rızık vardır
وَالَّذِينَ آمَنُوا مِن بَعْدُ وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا مَعَكُمْ فَأُولَٰئِكَ مِنكُمْ ۚ وَأُولُو الْأَرْحَامِ بَعْضُهُمْ أَوْلَىٰ بِبَعْضٍ فِي كِتَابِ اللَّهِ ۗ إِنَّ اللَّهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ (75)
Daha sonradan hicret edip sizinle beraber savasa katılanlar da sizdendirler. Bir de akraba olanlar, Allah'ın kitabına gore, birbirlerine daha yakındırlar. Suphe yok ki, Allah her seyi bilir
❮ السورة السابقة السورة التـالية ❯

قراءة المزيد من سور القرآن الكريم :

1- الفاتحة2- البقرة3- آل عمران
4- النساء5- المائدة6- الأنعام
7- الأعراف8- الأنفال9- التوبة
10- يونس11- هود12- يوسف
13- الرعد14- إبراهيم15- الحجر
16- النحل17- الإسراء18- الكهف
19- مريم20- طه21- الأنبياء
22- الحج23- المؤمنون24- النور
25- الفرقان26- الشعراء27- النمل
28- القصص29- العنكبوت30- الروم
31- لقمان32- السجدة33- الأحزاب
34- سبأ35- فاطر36- يس
37- الصافات38- ص39- الزمر
40- غافر41- فصلت42- الشورى
43- الزخرف44- الدخان45- الجاثية
46- الأحقاف47- محمد48- الفتح
49- الحجرات50- ق51- الذاريات
52- الطور53- النجم54- القمر
55- الرحمن56- الواقعة57- الحديد
58- المجادلة59- الحشر60- الممتحنة
61- الصف62- الجمعة63- المنافقون
64- التغابن65- الطلاق66- التحريم
67- الملك68- القلم69- الحاقة
70- المعارج71- نوح72- الجن
73- المزمل74- المدثر75- القيامة
76- الإنسان77- المرسلات78- النبأ
79- النازعات80- عبس81- التكوير
82- الإنفطار83- المطففين84- الانشقاق
85- البروج86- الطارق87- الأعلى
88- الغاشية89- الفجر90- البلد
91- الشمس92- الليل93- الضحى
94- الشرح95- التين96- العلق
97- القدر98- البينة99- الزلزلة
100- العاديات101- القارعة102- التكاثر
103- العصر104- الهمزة105- الفيل
106- قريش107- الماعون108- الكوثر
109- الكافرون110- النصر111- المسد
112- الإخلاص113- الفلق114- الناس